Kudüs’ün 1099’da Haçlılarca istilası, İslâm dünyasını dehşete düşüren bir sürecin dönüm noktasıdır.
Urfa’nın 1146’da Haçlılardan kurtarılarak yeniden fethi ise o dehşet verici sürecin son bulacağını haber veren ilk büyük tarihsel gelişmedir.
Bu iki tarihi olay arasındaki kırk yedi yıllık zaman dilimi, Müslümanların Haçlılara karşı mücadelesinin oluşup rayına oturması açısından tarihi bir öneme haizdir.
Ancak Batılı araştırmaların aksine Müslüman dünyada o dönemin önemine denk gelen çalışmalar yapılmamıştır.
Ayrıca Haçlılara karşı Müslü
Tükendi
Gelince Haber VerKudüs’ün 1099’da Haçlılarca istilası, İslâm dünyasını dehşete düşüren bir sürecin dönüm noktasıdır.
Urfa’nın 1146’da Haçlılardan kurtarılarak yeniden fethi ise o dehşet verici sürecin son bulacağını haber veren ilk büyük tarihsel gelişmedir.
Bu iki tarihi olay arasındaki kırk yedi yıllık zaman dilimi, Müslümanların Haçlılara karşı mücadelesinin oluşup rayına oturması açısından tarihi bir öneme haizdir.
Ancak Batılı araştırmaların aksine Müslüman dünyada o dönemin önemine denk gelen çalışmalar yapılmamıştır.
Ayrıca Haçlılara karşı Müslüman mücadelesi, daha çok Batılı araştırmacıların gözüyle ve Haçlı Seferleri odağa alınarak işlenmiştir.
Bu, aslında Müslüman mücadelesinin İslâm karşıtlarının gözüyle işlenmesidir. İstilaya istilacıların mantığıyla yaklaşmaktır.
Bu kitap, sözü edilen dönemi Haçlılara karşı Müslüman mücadelesini odağı alarak ve Batılı araştırmaları da göz ardı etmeden ele almakta; I. Kılıçarslan, Tuğtegin, İbn Ammâr, Muhammed Tapar, İlgazi, Belek Han, Mevdûd, Aksungur el-Porsukî, İmâdüddin Zengî gibi kahramanların Haçlılara karşı mücadelesini bir arada işleyerek Haçlılara karşı Müslüman mücadelesi araştırmalarına özgün bir katkı sağlamaktadır.
Kitabın Haçlılara karşı o devirdeki Müslüman mücadelesini değerlendiren sonuç bölümü de ayrıca dikkate değerdir ve kitaba farklı bir önem kazandırmaktadır.