Uzun bir ilişkinin sonuna gelen Fausto, çareyi çocukken yürüdüğü patikaların arasına kaçmakta bulur. Fontana Fredda’da, kendisi de uzun zaman önce Milano’dan kaçıp gelmiş olan Babette’yle tanışır; kayak pistinin kıyısında küçük bir restoranın sahibi olan bu kadın, kayakçılar ve telesiyej işçilerine yemek sunan mekânında aşçı olmasını teklif etmiştir ona. Ailesinden ve yaşamın olumsuzluklarından kaçan Silvia da aynı restoranda garsonluk yapmaktadır ve dağların bir kış sığınağı mı yoksa kalıcı bir arzu mu olduğunu, adımlarının er ya da geç yolunu bulup bulamayacağını ve Fausto’n
Tükendi
Gelince Haber VerUzun bir ilişkinin sonuna gelen Fausto, çareyi çocukken yürüdüğü patikaların arasına kaçmakta bulur. Fontana Fredda’da, kendisi de uzun zaman önce Milano’dan kaçıp gelmiş olan Babette’yle tanışır; kayak pistinin kıyısında küçük bir restoranın sahibi olan bu kadın, kayakçılar ve telesiyej işçilerine yemek sunan mekânında aşçı olmasını teklif etmiştir ona. Ailesinden ve yaşamın olumsuzluklarından kaçan Silvia da aynı restoranda garsonluk yapmaktadır ve dağların bir kış sığınağı mı yoksa kalıcı bir arzu mu olduğunu, adımlarının er ya da geç yolunu bulup bulamayacağını ve Fausto’nunkilerle eşleşmeye hazır olup olmadığını henüz bilmemektedir. Bir de restoranın daimi müşterisi Santorso vardır; içmeyi seven, kararlı tavırları ve inatçılığıyla bilinen, gerçek bir dağcı gibi sessiz ve kararlı yürüyebilen şehirli bir adam...
Fausto, kışın patikayı döven karkedilerinin operatörleri ve yazın kütük yığınlarını istifleyerek ormanı kokulandıran oduncular için yemek pişirirken, çoğu şey gibi başkalarına değer vermenin tadını da yeniden keşfedecektir.
Paolo Cognetti’nin ışıltılı bakışlarını ve berrak sesini, insan ilişkilerini aktarmadaki üstün becerilerini ve doğayla kesintisiz bir diyalog içindeki gözlem yapma yeteneğini önceki romanlarından biliyoruz. Bu romanında da okuru, yaraları ve huzursuzlukları ne olursa olsun kaçışı dağlarda arayan karakterlerin yaşamına, kader birliği içindeki dostluklara götürüyor.