Mustafa Özbey, Kuşluk Vakti Şiirleri’nde insan ve yaşam ilişkisini sorguluyor. Şiirin yaşamla meselesinin olması gerektiğini dile getiriyor. Doğayı ve yaşamı anlatmanın şiirin bir görevi olduğunu düşünüyor. İnsana yapılacak yolculuğun da şiir aracılığıyla olabileceğini belirtiyor. İnsan konusuna gelince duyguların insani boyutu oluşturduğunu, insanın ancak duygularını yaşamasıyla ruhunu yenileyebileceğine inanıyor. İnsan olmanın yoluysa yaşamın özünü anlamaktan geçiyor.
Özbey aynı anda, insanın hem yaşamı sevmesini hem de onunla mücadele etmesini salık veriyor. Günümüz toplumunda insan ne karşısındakini anlayabilmekte ne de kendini anlatabilmektedir. &Acir
Tükendi
Gelince Haber VerMustafa Özbey, Kuşluk Vakti Şiirleri’nde insan ve yaşam ilişkisini sorguluyor. Şiirin yaşamla meselesinin olması gerektiğini dile getiriyor. Doğayı ve yaşamı anlatmanın şiirin bir görevi olduğunu düşünüyor. İnsana yapılacak yolculuğun da şiir aracılığıyla olabileceğini belirtiyor. İnsan konusuna gelince duyguların insani boyutu oluşturduğunu, insanın ancak duygularını yaşamasıyla ruhunu yenileyebileceğine inanıyor. İnsan olmanın yoluysa yaşamın özünü anlamaktan geçiyor.
Özbey aynı anda, insanın hem yaşamı sevmesini hem de onunla mücadele etmesini salık veriyor. Günümüz toplumunda insan ne karşısındakini anlayabilmekte ne de kendini anlatabilmektedir. Âdeta bir yabancılaşma yaşamıştır. Ve insanlık acı içinde kıvranmaktadır. Çünkü ruhlar kurumuş, varlıklar çürümüştür.
Halk edebiyatında çokça karşımıza çıkan memlekete duyulan özlem, memleket sevgisi, yurt dışında yaşayan Mustafa Özbey’in şiirlerinde her zaman karşımıza çıkıyor. Ozanın şu dizeleri bu durumu nasıl da veciz şekilde anlatıyor: “Nereye gitsem / Bırakmaz peşimi toprağımın kokusu.