Hazırlandım geldim, şimdi çıksınlar bakalım karşıma. Alimallah doğrarım onları! Ato’yum ben. Düğmeyi on metrede bıçakla sallayan adamım. Girmeyelim bu karda kışta yine hapse, kirletmeyelim elimizi kanı bozuklarla, dedik, yuttuk lafları ama dayanamıyorum işte. Rüyalarıma giriyor. Ne olduysa sen kalktıktan sonra oldu. O yüzden bilmemen normal...
Yok yok, imkânı yok gideceğim buralardan!
Ahmet Çakmak, İstanbul’dan Diyarbakır’a, kalabalık meydanlardan yalnızlık dolu evlere, mahalle arası birahanelerinden karanlık atölyelere, köprü altlarından parklara ve nihayetinde buz gibi bir kederden sebepsiz bir neşeye uzanan öykülerle, kentlerin ve haya
Tükendi
Gelince Haber VerHazırlandım geldim, şimdi çıksınlar bakalım karşıma. Alimallah doğrarım onları! Ato’yum ben. Düğmeyi on metrede bıçakla sallayan adamım. Girmeyelim bu karda kışta yine hapse, kirletmeyelim elimizi kanı bozuklarla, dedik, yuttuk lafları ama dayanamıyorum işte. Rüyalarıma giriyor. Ne olduysa sen kalktıktan sonra oldu. O yüzden bilmemen normal...
Yok yok, imkânı yok gideceğim buralardan!
Ahmet Çakmak, İstanbul’dan Diyarbakır’a, kalabalık meydanlardan yalnızlık dolu evlere, mahalle arası birahanelerinden karanlık atölyelere, köprü altlarından parklara ve nihayetinde buz gibi bir kederden sebepsiz bir neşeye uzanan öykülerle, kentlerin ve hayatın kaybedenlerine bakıyor: Hiçbir yere sığamayan, dünyanın dışına itildikçe evinden ve kendinden uzaklaşan, sokakları ve yolları memleketi sayanların öyküleri var Kuyruklu Hikâyeler’de.