“Her sayfasında, “Biz buradayız; hayattayız ve devam ediyoruz” diyor. Her an gözünüz üzerimizde de olsa, mizah dergisi çıkarırız tecrit hücresinde…
Hücrenin penceresinden baka baka bir kavak ağacını yeşertiriz… Koğuşta “ayı oynatırız”!
Plastik bir bidondan yapılmış kamerayla, hayalimizdeki filmi çekeriz. “Kukla tiyatrosu” oynatır eğleniriz. Sizin “eziyet olsun” diye okuttuğunuz Nutuk üzerinden haberleşiriz hücreden hücreye…
Kırk küsur yıl sonra, kimi zaman, ne bileyim yağmurlu bir havanın hüznünü yaşatsa da, bize umuda dair uzun bir hika
Tükendi
Gelince Haber Ver“Her sayfasında, “Biz buradayız; hayattayız ve devam ediyoruz” diyor. Her an gözünüz üzerimizde de olsa, mizah dergisi çıkarırız tecrit hücresinde…
Hücrenin penceresinden baka baka bir kavak ağacını yeşertiriz… Koğuşta “ayı oynatırız”!
Plastik bir bidondan yapılmış kamerayla, hayalimizdeki filmi çekeriz. “Kukla tiyatrosu” oynatır eğleniriz. Sizin “eziyet olsun” diye okuttuğunuz Nutuk üzerinden haberleşiriz hücreden hücreye…
Kırk küsur yıl sonra, kimi zaman, ne bileyim yağmurlu bir havanın hüznünü yaşatsa da, bize umuda dair uzun bir hikaye anlatıyor bu mektuplar. Ve direnişe dair bir hikaye… Çünkü direniş, bazen bir mektuptaki tebessümdür. Okuyanı da iyileştirir. O yüzden okunmaya değer.”
Adnan Bostancıoğlu