“Orospular!”, “Kahpeler!”, “Nereye gidiyorsunuz?”, “Durdurun şunları!”, “Allah’ını, peygamberini seven yakalasın şu orospuları!”, “Öldüreceğiz hepsini!” diye inim inim inletiyorlardı ortalığı.
Evlerin penceresinden sarkan o kadınlı erkekli güruh terlik, ayakkabı, saksı, levye atarak bizi yaralamaya ya da yakalanmamızı kolaylaştırmaya çalışıyordu. Bir taraftan kendimizi korumaya, diğer yandan ayağımıza batan çakıl taşlarını hiçe saymaya çalışarak kaçıyorduk. “Koşun!” diyordu ablam “Hızlanın yoksa yakalayacaklar bizi.”
Tükendi
Gelince Haber Ver“Orospular!”, “Kahpeler!”, “Nereye gidiyorsunuz?”, “Durdurun şunları!”, “Allah’ını, peygamberini seven yakalasın şu orospuları!”, “Öldüreceğiz hepsini!” diye inim inim inletiyorlardı ortalığı.
Evlerin penceresinden sarkan o kadınlı erkekli güruh terlik, ayakkabı, saksı, levye atarak bizi yaralamaya ya da yakalanmamızı kolaylaştırmaya çalışıyordu. Bir taraftan kendimizi korumaya, diğer yandan ayağımıza batan çakıl taşlarını hiçe saymaya çalışarak kaçıyorduk. “Koşun!” diyordu ablam “Hızlanın yoksa yakalayacaklar bizi.”
Hacer Ablaların evinin önündeydik. Var gücümüzle kapılarını yumrukluyorduk. Kapı açıldığında bizi gören Hacer Abla’yla kız kardeşi “Ne oldu Nursen, size neler oldu? Neler yaptı hayvanlar size?” diyordu…
Bu kez arkamızdan gelen kalabalık yükleniyordu kapılarına. “Açın! Açın! Komünistleri saklamayın!”
Ablam merdivenlerden çıkarken “Hacer, babamı vurdular, evimizi yaktılar. Annemle Hürriyet hâlâ oradalar. Ev sahiplerimizden hiç haberimiz yok. Onlara da saldırıyorlardı. Bizi kaçırdılar. Biz de onların elinden kaçıp size sığındık,” diyordu.
Hacer Abla’nın babası “Verin kızları!” diye diretiyordu.
Hacer Abla, “Hayır,” diyordu. “Öldürecekler! Ben nasıl veririm kızları!”