Te’vîlâtü’l-Kur’an Bağlamında Bir İnceleme
*Onlar kızlara karşı kibirleniyor ve onları diri diri gömüyorlar. Onlara denir ki: *Siz kızlara karşı nasıl böyle kibirlenirsiniz? İstifade ettiğiniz eşleriniz de, onlardandır. Rağbet ettiğiniz erkek çocuklar da, torunlar da onlardandır. Yardımcılar, hizmetçiler hepsi onlardandır…*
Bu cümleler Ehl-sünnet îtikâdının kurucu ismi İmâm-ı Mâtürîdî’ye (v.333/944) ait. Elinizdeki bu eserde Mâtürîdî’nin inançları temellendirirken takip ettiği akıl-vahiy dengesinin izleri kadını konu alan âyetlere yaptığı yorumlarda takip edilecektir. Kadınıyla erkeğiyle insanın yaratılış keyfiyetine ve gayesine yüklediği anlam, kadının varlık değeri, anneliği, aileye ve topluma kattıkları, Kur’an’da bahsi ge
Tükendi
Gelince Haber VerTe’vîlâtü’l-Kur’an Bağlamında Bir İnceleme
*Onlar kızlara karşı kibirleniyor ve onları diri diri gömüyorlar. Onlara denir ki: *Siz kızlara karşı nasıl böyle kibirlenirsiniz? İstifade ettiğiniz eşleriniz de, onlardandır. Rağbet ettiğiniz erkek çocuklar da, torunlar da onlardandır. Yardımcılar, hizmetçiler hepsi onlardandır…*
Bu cümleler Ehl-sünnet îtikâdının kurucu ismi İmâm-ı Mâtürîdî’ye (v.333/944) ait. Elinizdeki bu eserde Mâtürîdî’nin inançları temellendirirken takip ettiği akıl-vahiy dengesinin izleri kadını konu alan âyetlere yaptığı yorumlarda takip edilecektir. Kadınıyla erkeğiyle insanın yaratılış keyfiyetine ve gayesine yüklediği anlam, kadının varlık değeri, anneliği, aileye ve topluma kattıkları, Kur’an’da bahsi geçen kadınların yaşanmışlıkları ve kadının ahkâma konu olan yönleri ele alınacaktır.
Mâtürîdî, milâdî 10. yüzyıl gibi erken bir dönemde kadının nikâhta ve talâkta taraf olduğunu, mehrin doğrudan kıza verilmesinin gerektiğini, aileyi geçindirmede erkeğin kavvamlığı söz konusu olmakla birlikte kadın bunu yapmaya ehliyetliyse bunun da, câiz olduğunu savunmuştur. Miras, şahitlik, kısas, hadler, cariyelik hukûku gibi meselelerde geleneksel yaklaşımlara paralel yorumlar yapıp kadını ailede büyük ölçüde erkeğin himayesinde konumlandırsa da, bu yapıda kadın erkek rolleri hegemonik değil, hiyerarşik bir keyfiyette seyretmektedir. Tüm anlatı ve değerlendirmelerde bir yandan dönemin maruf anlayışının tabiî etkileri görülürken, öte yandan bu düşünceleri hikmet ve rahmetle kucaklayan engin bir perspektif dikkati çekmektedir.