“Bir gün yalnızlığın mahşerinde kendi kendine söylendi: Ben niye başkalarından farklıyım?” Hekimoğlu İsmail, cemiyet hayatı içerisinde kaybolmuş ve yabancılaşmış fertlerin, iç huzuru bulma yolculuğunu, yankısı ruhunuza dokunacak bir romanla anlatıyor…
Maznun, dinini tanıma ve dinin gerektirdiği şekilde yaşama arzusuyla dolu insanların; mahkeme, karakol ve hapishane üçgeninde verdikleri mücadelenin hikâyesi… Müslümanlık iddiasında olan ancak Müslümanca yaşamak isteyenleri el birliğiyle yargılayan toplum; kimi zaman öz evladının, kimi zaman dostunun, kimi zaman eşinin karşısında yer alıyor.
Maznun, yaşamın içinden,
Tükendi
Gelince Haber Ver“Bir gün yalnızlığın mahşerinde kendi kendine söylendi: Ben niye başkalarından farklıyım?” Hekimoğlu İsmail, cemiyet hayatı içerisinde kaybolmuş ve yabancılaşmış fertlerin, iç huzuru bulma yolculuğunu, yankısı ruhunuza dokunacak bir romanla anlatıyor…
Maznun, dinini tanıma ve dinin gerektirdiği şekilde yaşama arzusuyla dolu insanların; mahkeme, karakol ve hapishane üçgeninde verdikleri mücadelenin hikâyesi… Müslümanlık iddiasında olan ancak Müslümanca yaşamak isteyenleri el birliğiyle yargılayan toplum; kimi zaman öz evladının, kimi zaman dostunun, kimi zaman eşinin karşısında yer alıyor.
Maznun, yaşamın içinden, bize ait, dokunaklı bir feryat. Söz konusu inanç olduğunda medeniyet bıçağıyla yolları kesilen, inandıkları gibi yaşamak isteyen ve tek suçu okumak olan “Maznunlar” türlü engeller karşısında dahi inancın kanatlarıyla yükselerek güçlüye ve çoğunluğa, haklılıklarıyla meydan okuyor.
“Hapishane!..
Burada duvarların yüzü, insan çehreleri kadar asıktır. Burada tavan, direklerin ve duvarların üzerinde durmaz, mahkûmların tepesinde durur. Burada boylar cüce, sözler kısa, ümitler basıktır.
Hapishane!..
İnsan, yutan kumsala benzer. Kim bilir girenler ne zaman dönecekler?.. Kim bilir kaç gonca açılmadan solacak ve kaç baş burada apak olacak!
Orada zaman, adımların mekiğine bağlanır. Orada mekân bir yataktır. Evet, orada her şeye zincir vurulur, her şey dört duvar arasında durur. Lakin!.. Lakin hayalle iman iki kanat olur, öyle insanları, öyle diyarlara alır götürür ki, oraya ne savcı ulaşır ne gardiyan!..”