Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte en ideal siyasi düzene ulaşıldığı iddiasında bulunan Tarihin Sonu tezinin ana önermelerine karşı kaleme alınan bu eserin temel tezi şudur: Soğuk Savaş’ı nihayete erdiren süreç Tarihin Sonu değil, modernite ile birlikte gelen varlık, bilgi ve değer sistemlerini kökten etkileyen ve değiştiren kapsamlı bir medeniyet dönüşümüdür.
Soğuk Savaş’ın bitişiyle küresel alanda daha durağan bir düzen döneminin başladığı iddiasına karşı medeniyet dönüşümünün getirdiği meydan okumaların yoğunlaştığı dönemlerde tarihin hızının yavaşlamak yerine artacağı öngörüsünde bulunan yazar, uluslararası sistemin seyri ile ilgili bir gelecek perspektifi sunmuştur. Bu eserin yazılmasından bu yana yaşanan gelişmeler eserin
Tükendi
Gelince Haber VerSoğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte en ideal siyasi düzene ulaşıldığı iddiasında bulunan Tarihin Sonu tezinin ana önermelerine karşı kaleme alınan bu eserin temel tezi şudur: Soğuk Savaş’ı nihayete erdiren süreç Tarihin Sonu değil, modernite ile birlikte gelen varlık, bilgi ve değer sistemlerini kökten etkileyen ve değiştiren kapsamlı bir medeniyet dönüşümüdür.
Soğuk Savaş’ın bitişiyle küresel alanda daha durağan bir düzen döneminin başladığı iddiasına karşı medeniyet dönüşümünün getirdiği meydan okumaların yoğunlaştığı dönemlerde tarihin hızının yavaşlamak yerine artacağı öngörüsünde bulunan yazar, uluslararası sistemin seyri ile ilgili bir gelecek perspektifi sunmuştur. Bu eserin yazılmasından bu yana yaşanan gelişmeler eserin ana tezini teyit eder mahiyettedir.
Bu çerçevede, kendisi de kapsamlı bir medeniyet dönüşümü sürecinden geçen İslam medeniyetinin hem yaşanan küresel medeniyet bunalımına güçlü ben-idraki ile bir alternatif oluşturmak hem de ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde meydan okumalarla yüzleşmek zorunda olduğu vurgulanmaktadır.
Bugün Müslüman toplumların aydınları ve siyaset yapımcıları bu yüzleşmeyi düşünce özgürlüğü içerisinde rasyonel ve samimi bir şekilde gerçekleştirmekle sorumludurlar. Elinizdeki eser böylesi bir yüzleşmeyi yapabilmek amacıyla daha Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında kaleme alınmıştı. Şimdi Türkçe olarak yayınlanan bu eserin, son çeyrek asırda zarureti daha da belirginleşen böylesi bir yüzleşmeye katkıda bulunacağını ümit ediyoruz.