Elinizdeki kitap büyük ölçüde bize özgü bir aydın tipinin fevkalade çabasıyla sizlere ulaştı. Bu kadar eşine ender rastlanan özellik gösterince, şüphesiz başka kitaplardan bazı farkları da olacak. En büyük farkı, dili ve tarzı. Akademik desen akademik değil, siyasi desen siyasi değil... Bazılarınız anlatım tarzını ve dili kullanma becerisini yeterince başarılı da bulmayabilir; kitabın bölüm yapısı, referans sistemini özensizlikle itham edebilirsiniz. Ama bu kitapta öyle bir şey var ki, başladığınızda ifadeler, çok güçlü olmasa da hatta kimi zaman cümleyi tashih etmek için içinizdeki şeytan sizi dürtse de yani sular seller gibi akıcı olmasa da elinizden bırakamıyorsunuz. Yazarın cümle yapısıyla değil ama zihin örgüsüyle, kitabın gramatiğiyle değil ama semantiğiyle size bir şey anlatmak istediğini, müthiş bir tezi olduğunu görüyorsunuz. Bu iddialı tez, her sayfada merakınızı uyandırıyor, ilerlemek istiyorsunuz, sayfaları çevirmeye mecbur kalıyorsunuz; "Medeniyetten Yığına" adeta beyninizin peltemsi kıvamını avuçlarının içine alıyor, sıkıyor... Beyninizin iyice sıvı bir kıvam almasını istemiyorsanız, Yılmaz Dönmez’in mengenesinde kıpırdamadan duracaksınız ve diline, tarzına itirazınız olsa da kitabı düşüne düşüne okuyacaksınız, başka çareniz yok... Prof. Dr. Erol Göka