Bir yanda “Satırlılar”ın yangın yerine dönüştürdüğü kabus şehirlerde harca karılan, öte yanda “Deccal”lerin yakıp yıktığı köylerde toprak edilen yaşamlar...
Melekler de Ölür kiminin bildiği, kiminin bildiğini sandığı birçok yaşanmışlığı iki ana karakterin yaşamından kesitlerle tekrar düşündürten bir şehir ve dönem romanı.
İlhami Sidar, şiirli diliyle 1990’larda Diyarbakır’da yaşananlara Gülistan’ın, Vedat’ın, arkadaşlarının, ailelerinin yaşadıkları üzerinden bakmamızı sağlıyor, öte yandan ülkenin bir yanı yanarken bir diğer yanında yaşayanların sağır kalma “seçeneği&rdquo
Tükendi
Gelince Haber VerBir yanda “Satırlılar”ın yangın yerine dönüştürdüğü kabus şehirlerde harca karılan, öte yanda “Deccal”lerin yakıp yıktığı köylerde toprak edilen yaşamlar...
Melekler de Ölür kiminin bildiği, kiminin bildiğini sandığı birçok yaşanmışlığı iki ana karakterin yaşamından kesitlerle tekrar düşündürten bir şehir ve dönem romanı.
İlhami Sidar, şiirli diliyle 1990’larda Diyarbakır’da yaşananlara Gülistan’ın, Vedat’ın, arkadaşlarının, ailelerinin yaşadıkları üzerinden bakmamızı sağlıyor, öte yandan ülkenin bir yanı yanarken bir diğer yanında yaşayanların sağır kalma “seçeneği” olduğunu bir kez daha vuruyor yüzümüze; Gülistan’ın ısrarlarıyla İstanbul’dan Diyarbakır’a gelen yazar Nejat Marmara, şehri gördükten sonra Vedat’ın dizelerini aklından çıkaramıyor:
“Orda Göbeği çatlıyor şiirin söylemeye varmıyor dilimiz…”