O gün güneş her zamankinden daha geç doğdu, Mihrali yakalanmadan menziline varsın diye. Ağaçlar dallarını uzatıp, yavrusunu gizleyen alıcı bir kuşun kanadı gibi açtılar yapraklarını, Mihrali gizlensin diye.
Kurtlar ulumadı, tavşanlar ürkmedi o tarihten sonra; bu dağlarda Mihrali’nin varlığından kimse haberdar olmasın diye. Ve hiç kimse fısıltıyla bile olsa Mihrali hakkında konuşmadı, bir duyan olur da düşmana haber uçurur diye.
Doğu Türkistan’dan Balkanlara uzanan çok geniş bir coğrafyada soydaşlarımız yüzlerce yıldır Türk olmanın ağır yükünü çekmeye mahkûm oldular. Bu roman, o
Tükendi
Gelince Haber VerO gün güneş her zamankinden daha geç doğdu, Mihrali yakalanmadan menziline varsın diye. Ağaçlar dallarını uzatıp, yavrusunu gizleyen alıcı bir kuşun kanadı gibi açtılar yapraklarını, Mihrali gizlensin diye.
Kurtlar ulumadı, tavşanlar ürkmedi o tarihten sonra; bu dağlarda Mihrali’nin varlığından kimse haberdar olmasın diye. Ve hiç kimse fısıltıyla bile olsa Mihrali hakkında konuşmadı, bir duyan olur da düşmana haber uçurur diye.
Doğu Türkistan’dan Balkanlara uzanan çok geniş bir coğrafyada soydaşlarımız yüzlerce yıldır Türk olmanın ağır yükünü çekmeye mahkûm oldular. Bu roman, o ağır yükün altından kalkmak için insanüstü bir gayret gösteren küçük bir grubun, Mihrali’nin şahsında destanlaşan gerçek hikâyesini anlatmaktadır.