Geçmiş dönemlerde her şair şiirinde sevgilisine, yakınları-na veya vatanına duyduğu özlemi dile getirmiş, sevdikle-rinden ve vatanından ayrı kalmanın verdiği hüzün halini satırlarına dökmüştür. İslam medeniyetinin zirvede olduğu dönemde kutsal fetih inancı gereği asıl vatanlarından çıkıp uzak diyarlara göç eden Araplar, uzakta olma ve yabancı-lık çekme duygusunu klasik Arap şiirinde çarpıcı bir bi-çimde dile getirmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde, özel-likle 19. Asrın ikinci yarısından itibaren Batı meedeniyeti boyunduruğu altına giren Müslüman Arap coğrafyasından Avrupa ve Amerika kıtasına yapılan göçler, Arapların gur
Tükendi
Gelince Haber VerGeçmiş dönemlerde her şair şiirinde sevgilisine, yakınları-na veya vatanına duyduğu özlemi dile getirmiş, sevdikle-rinden ve vatanından ayrı kalmanın verdiği hüzün halini satırlarına dökmüştür. İslam medeniyetinin zirvede olduğu dönemde kutsal fetih inancı gereği asıl vatanlarından çıkıp uzak diyarlara göç eden Araplar, uzakta olma ve yabancı-lık çekme duygusunu klasik Arap şiirinde çarpıcı bir bi-çimde dile getirmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde, özel-likle 19. Asrın ikinci yarısından itibaren Batı meedeniyeti boyunduruğu altına giren Müslüman Arap coğrafyasından Avrupa ve Amerika kıtasına yapılan göçler, Arapların gur-bet ve iğtirab hissini daha ileri boyuta taşımıştır. Çoğunluk-la siyasî, sosyal, özellikle de ekonomik şartlardan kaynak-lanan bu göçler, Arap toplumunun Batı toplumuna enteg-rasyon sorununu da beraberinde getirmiş olup Araplar gur-beti daha derinden hissetmeye başlamışlardır. 20. yüzyılda özellikle Birinci ve İkinci Dünya Sa-vaşları akabinde toplu göçlerin yanısıra bilim adamı, sanat-çı, şair ve yazarların da aralarında bulunduğu bireysel göç, bir başka deyişle beyin göçü büyük bir ivme kazanmıştır. Gerek 19. yüzyılın ikinci yarısı gerekse 20. yüzyılın başla-rında Güney Amerika kıtasında göçmen edebiyatçıların oluşturduğu Arap Mehcer Edebiyatı ekolü bünyesinde ge-rekse daha sonraki süreçte Avrupa ve Amerika’ya göç eden entelektüellerin kaleminden gurbet ve iğtirab konulu şaheser yapıtlar ortaya çıkmıştır. Fakat modern Arap ede-biyatında iğtirab kavramının asıl evrilme noktası, 20. yüz-yılın sonları ile 21. yüzyılın hemen başlarında başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin Orta Doğu coğrafyasını işgal etmeleri olmuştur. Bu dönemden sonra göç edebiyatı bünyesinde işlenen iğtirab konusu toplu göçlerden dolayı “iltica edebiyatı” altında adeta fecaat halini almıştır. Yakın dönemde dünya siyasal konjonktüründe hızla gelişen kitlesel boyutlu olaylardan dolayı gurbet ve iğtirab kavramı artık bir adaptasyon ve entegrasyon ola-yından çok bir ölüm kalım mücadelesi haline gelmiştir. Geçmişten günümüze Arap edebiyatı çerçevesinde işlenen gurbet ve iğtirab konusunu modern Arap edebiyatı bağlamında kapsamının geniş olacağını varsayarak sadece modern Arap şiiri çerçevesinde işlemeyi uygun bulduk.