“II. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte İttihatçılar yeni düzenin sahibidir ve bu düzenin Müslüman ahali nazarında meşrulaştırılması için ortaya bazı kavramlar atarlar ve bu kavramları ulema sınıfının kucağına bırakırlar. Bu kavramların en çok tartışılan ve konuşulanları, meşveret, hürriyet, müsavat-eşitlik, uhuvvet, içtihad, hamiyeti milliye, Kanuni Esasi’dir. İttihatçıların bu kavramları ulemanın yeniden yorumlaması için ortaya atmaları ve ulema sınıfının kavramları ele alarak tamamen siyasi içeriklerle doldurarak yeniden yorumlaması, süreç içerisinde yeni düzene bir zemin sağlamış ve ittihatçılara da yapıp edeceklerine
Tükendi
Gelince Haber Ver“II. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte İttihatçılar yeni düzenin sahibidir ve bu düzenin Müslüman ahali nazarında meşrulaştırılması için ortaya bazı kavramlar atarlar ve bu kavramları ulema sınıfının kucağına bırakırlar. Bu kavramların en çok tartışılan ve konuşulanları, meşveret, hürriyet, müsavat-eşitlik, uhuvvet, içtihad, hamiyeti milliye, Kanuni Esasi’dir. İttihatçıların bu kavramları ulemanın yeniden yorumlaması için ortaya atmaları ve ulema sınıfının kavramları ele alarak tamamen siyasi içeriklerle doldurarak yeniden yorumlaması, süreç içerisinde yeni düzene bir zemin sağlamış ve ittihatçılara da yapıp edeceklerine dair nefes aldırmıştır. Bu süreç içerisinde Manastırlı ilmi birikimini kullanmış, yapabileceğinin en iyisini, yeni düzenin lehine yapmıştır.”
Yakup Döğer, yakın tarih çalışmalarının ikincisinde Osmanlı modernleşmesinin hem iktidar hem de ulema tarafındaki etkisi ile örnek bir şahsiyet olan Manastırlı İsmail Hakkı’yı ele alıyor. İttihatçı çizgi ve dönemin ulema sınıfı arasındaki ilişki, çatışma ve işbirliğinin ele alındığı eserde modernliğin yakın tarihteki seyrine ışık tutuluyor.