Mete Karagöl, merkeze insanı ve insanın sıkışmışlığını alarak taşrada olmak nasıl bir his bize bunu anlatıyor. Çelişkilerle örülü olan karakterlerin yaşamına bizi ortak ederken aynı zamanda kendimize dair de çelişkilerimize, korkularımıza, acabalarımıza ışık tutuyor. Özellikle “Tanyeri`nden Öyküler” serisinde bize parçalı bir yapı sunarken dış çerçevede sevginin, nefretin, cahillikle bilgeliğin kol kola gezdiği tablolar vaat ediyor.
"Kitabın geneline bakıldığında yazar önemsiz gibi görülen kişilerin hayatlarına odaklanmış, onların sıradanlığını deşmiş. Bu sıradanlığın ardında kendimize dair bolca iz görebili
Tükendi
Gelince Haber VerMete Karagöl, merkeze insanı ve insanın sıkışmışlığını alarak taşrada olmak nasıl bir his bize bunu anlatıyor. Çelişkilerle örülü olan karakterlerin yaşamına bizi ortak ederken aynı zamanda kendimize dair de çelişkilerimize, korkularımıza, acabalarımıza ışık tutuyor. Özellikle “Tanyeri`nden Öyküler” serisinde bize parçalı bir yapı sunarken dış çerçevede sevginin, nefretin, cahillikle bilgeliğin kol kola gezdiği tablolar vaat ediyor.
"Kitabın geneline bakıldığında yazar önemsiz gibi görülen kişilerin hayatlarına odaklanmış, onların sıradanlığını deşmiş. Bu sıradanlığın ardında kendimize dair bolca iz görebiliyoruz. “Tanyeri’nden Öyküler” bölümünde ortak mekan ve kısmen ortak karakterlerin seçilmiş olması ise okurun yaratılan dünyaya daha rahat girebilmesini sağlıyor.”
Hatice Akalın
"İlk kitapta bu denli farklı karakter yaratabilmenin başarısını yazarın gözlem yeteneğine, her öyküsünde okuru merakla peşinden koşturmasını da sıkı bir okur olmasına bağlıyorum."
Nilgün Çelik