Swinburne’e göre, herhangi bir şeyin var olmuş olması yani varlığın yokluğa tercih edilmesinin bizzat kendisi *olağanüstü* bir durumdur. Böylesi büyük bir evrenin içerisinde küçük bir noktadan daha küçük durumda olan güneş sistemi içerisindeki dünyamızda var olan küçük bir sinek, bütün elektronik aksamıyla ıssız bir arazide karşılaştığımız en gelişmiş uçaktan daha harikuladedir. Çölde gördüğümüz uçak hakkında düşündüğümüz şeyleri neden küçük bir sinek, arı, insan ve bütün ihtişamıyla karşımızda duran evren hakkında düşünmeyelim.
Tükendi
Gelince Haber VerBirçok teist, meydana gelen bütün olayların bir anlamda evreni yaratan Tanrı’nın fiilleri olduğuna inanmaktadır. Yani onlar, evrendeki sebepsel işleyişin kanunlarını koyan ve kudretiyle evrenin devamını sağlayan bir Tanrı’ya inanmaktadırlar. Dolayısıyla mucizeler Tanrı tarafından gerçekleştirilen bir olaysa, o zaman mantıksal olarak klasik teizmin Tanrısı var olmadıkça veya kabul edilmedikçe mucizenin imkânını onamak mümkün olmayacak ve “Mucizeler Tanrı’nın varlığının kanıtıdır” önermesi totolojik bir önerme olarak kalacaktır. Bununla birlikte Swinburne’e göre, herhangi bir şeyin var olmuş olması yani varlığın yokluğa tercih edilmesinin bizzat kendisi “olağanüstü” bir durumdur. Şans zor olmakla birlikte belki de sadece tek bir elektrona neden olabilir; fakat ortada birbiriyle bağıntılı muazzam büyüklükte ve düzenlilikte bir evren vardır. Böylesi büyük bir evrenin içerisinde küçük bir noktadan daha küçük durumda olan güneş sistemi içerisindeki dünyamızda var olan küçük bir sinek, bütün elektronik aksamıyla ıssız bir arazide karşılaştığımız en gelişmiş uçaktan daha harikuladedir. Çölde gördüğümüz uçak hakkında düşündüğümüz şeyleri neden küçük bir sinek, arı, insan ve bütün ihtişamıyla karşımızda duran evren hakkında düşünmüyoruz? Ama yine de burada belirleyici etmenin Weltanschauung’larımız (dünya görüşlerimiz) olduğunun unutulmaması lazımdır.