Hüsrev ü Şîrîn hikâyesi; tarihî bir gerçekliğe dayanan, özellikle Türk ve İran kültüründe sevilip işlenen ve tarih boyunca birçok şair tarafından mensup olunan kültürden motiflerle süslenerek kaleme alınan bir hikâyedir. Hikâyeyi ilk kez manzum şekilde yazan, usta şair Nizâmî’dir. Hüsrev ü Şîrîn adlı eseri, diğer şairlerin eserlerine öncülük etmiş ve şairlerin çoğu nazire geleneği içerisinde hikâyeyi ele almıştır. Ferhâd u Şîrîn mesnevileri de bu hikâyenin bir bölümünden hareketle zamanla genişletilerek oluşturulmuştur. Bu mesn
Tükendi
Gelince Haber VerHüsrev ü Şîrîn hikâyesi; tarihî bir gerçekliğe dayanan, özellikle Türk ve İran kültüründe sevilip işlenen ve tarih boyunca birçok şair tarafından mensup olunan kültürden motiflerle süslenerek kaleme alınan bir hikâyedir. Hikâyeyi ilk kez manzum şekilde yazan, usta şair Nizâmî’dir. Hüsrev ü Şîrîn adlı eseri, diğer şairlerin eserlerine öncülük etmiş ve şairlerin çoğu nazire geleneği içerisinde hikâyeyi ele almıştır. Ferhâd u Şîrîn mesnevileri de bu hikâyenin bir bölümünden hareketle zamanla genişletilerek oluşturulmuştur. Bu mesnevilerden biri ise çalışmamızın konusu olan İsmail Nâkâm’ın Ferhâd u Şîrîn mesnevisidir. Mesnevide Ferhad, Allah’ın cemalinin yansıma bulduğu Şirin ile ilk karşılaşmalarından itibaren aşk yolunda yürümeye başlar. Bu yolda türlü zorluklarla karşılaşır. Çektiği sıkıntılar, yaşadığı zorluklar ise aşk yolunda evla görülen ve âşığı vuslata ulaştıran merhalelerdir.