Karahindiba topraktan çıkıp büyüdüğünden beri sarı çiçeğiyle ışıl ışıl parlıyordu. Fakat kısa zaman sonra bembeyaz tohumları uçuşacaktı başında. İşte o zaman ismi püf çiçeği olacaktı. Geçenlerde kendinden daha önce büyüyen arkadaşı nasıl da muhteşem bir çiçeğe dönüşmüştü. Onu fark eden çocuğun gözlerindeki ışıltıyı, koşarak gelişini, havayı içine doldurup üfleyişini, etrafa dağılan tohumları unutamıyordu.
Nurcan Avcı Bayraktar, Filistin’deki soykırımı anlamamız için her gün duyduğumuz sözlerle değil, bir eri
Tükendi
Gelince Haber VerKarahindiba topraktan çıkıp büyüdüğünden beri sarı çiçeğiyle ışıl ışıl parlıyordu. Fakat kısa zaman sonra bembeyaz tohumları uçuşacaktı başında. İşte o zaman ismi püf çiçeği olacaktı. Geçenlerde kendinden daha önce büyüyen arkadaşı nasıl da muhteşem bir çiçeğe dönüşmüştü. Onu fark eden çocuğun gözlerindeki ışıltıyı, koşarak gelişini, havayı içine doldurup üfleyişini, etrafa dağılan tohumları unutamıyordu.
Nurcan Avcı Bayraktar, Filistin’deki soykırımı anlamamız için her gün duyduğumuz sözlerle değil, bir erik ağacıyla, karahindibayla kuruyor öykülerini. İçinde savaş ve bomba kelimeleri geçmeden bir şehrin yıkılışını sakince anlatıyor. Dünyanın gözü önünde yapılan katliama sessiz kalanlar için kalıcı bir eser bırakıyor yarınlara. Edebî dili elimizde kalan son silah olarak kullanırken küçük hikâyelerden büyük zulmü görmemizi istiyor. Sesini yükseltmediği için derinden geliyor acı.