Elinizdeki kitap, Cengiz Güleç’in mesleki, siyasi ve entelektüel hayatını etraflıca anlattığı mülakatlar ile yine bu alanları kapsayan seçme yazılarından oluşmaktadır. Bu mülakatlar ve yazılar Türkiye’nin yakın sosyal ve siyasi tarihine ışık tutmakla birlikte, Cengiz Güleç’in dünyasını bize sarih biçimde sunmaktadır.
“Nietzsche’nin deyişiyle, şeylerin ebedi tekrarı bize dünyevi kılıklarımızı yeniden giydirse bile, hafızanın yokluğunda bu ne işe yarar? Geçmiş ile gelecek arasında bağ kurulmalı… Kişilerin yaşam öyküleri içinde gündelik hayatın tarihi gizli. Kültüre
Tükendi
Gelince Haber VerElinizdeki kitap, Cengiz Güleç’in mesleki, siyasi ve entelektüel hayatını etraflıca anlattığı mülakatlar ile yine bu alanları kapsayan seçme yazılarından oluşmaktadır. Bu mülakatlar ve yazılar Türkiye’nin yakın sosyal ve siyasi tarihine ışık tutmakla birlikte, Cengiz Güleç’in dünyasını bize sarih biçimde sunmaktadır.
“Nietzsche’nin deyişiyle, şeylerin ebedi tekrarı bize dünyevi kılıklarımızı yeniden giydirse bile, hafızanın yokluğunda bu ne işe yarar? Geçmiş ile gelecek arasında bağ kurulmalı… Kişilerin yaşam öyküleri içinde gündelik hayatın tarihi gizli. Kültürel belleğimiz, büyük harfli tarihin içinde değil, gündelik hayatın, görünmeyenin içinde saklı. Arşivlere girmeyen ya da giremeyen ama deneyim, hatıra, bellek üzerine odaklanan bir tarih var ki orada da hakikatin bir yüzü var bence. Geçmişi yazmak demek, her seferinde geçmişi bir daha icat etmek gibi ya da şöyle diyelim, geçmiş yeniden ve yeniden yazılmaya hep açık... Cengiz Hoca da, yaşayan, organik bir tarihin dinamik bir öznesi olarak karşımızda, anlatmaya açık bir hâlde duruyordu.”
Ceylan Akgün