"Gazalcı’nın Öğretmenin Günlüğünden’i, halkı ilkellikten kurtarıp aydınlatma savaşımı veren bir öğretmenin, okunup belleğe yerleştirilmesi gereken anılarından, anlatılarından oluşuyor. Savaşım alanında, dar kafalı politikacıdan, yüzyıllardır Anadolu gerçeğini kavrama yeteneğinden yoksun bürokratına, herkes yerini almış. Gazalcı yalnız başına koca parlamento kalabalığı, elindeki yetkiyi kötüye kullanmaktan başka marifeti olmayan bürokratlar karşısında bile eğilmeyen direngen bir savaşımcı...
Bu öğretmen 12 Mart’ın kitap düşmanlığının hedefi olmuş, 12 Eylül faşizminin kıyımına uğramışsa, özgürlükleri kısıtlanıp hapislerde yatmışsa, onun anıları yalnız kişisel izlenimler olmaktan çıkıyor, yaşanan dar dönemlerin tanıklığı niteliğini de
Tükendi
Gelince Haber Ver"Gazalcı’nın Öğretmenin Günlüğünden’i, halkı ilkellikten kurtarıp aydınlatma savaşımı veren bir öğretmenin, okunup belleğe yerleştirilmesi gereken anılarından, anlatılarından oluşuyor. Savaşım alanında, dar kafalı politikacıdan, yüzyıllardır Anadolu gerçeğini kavrama yeteneğinden yoksun bürokratına, herkes yerini almış. Gazalcı yalnız başına koca parlamento kalabalığı, elindeki yetkiyi kötüye kullanmaktan başka marifeti olmayan bürokratlar karşısında bile eğilmeyen direngen bir savaşımcı...
Bu öğretmen 12 Mart’ın kitap düşmanlığının hedefi olmuş, 12 Eylül faşizminin kıyımına uğramışsa, özgürlükleri kısıtlanıp hapislerde yatmışsa, onun anıları yalnız kişisel izlenimler olmaktan çıkıyor, yaşanan dar dönemlerin tanıklığı niteliğini de taşıyor.
Bu bağlamda, bulunduğu yerler yönünden Gazalcı’nın konumu ayrıcalık gösteriyor. Onu köy öğretmenliğinden parlamento üyeliğine götüren o uzun yolu yürümesi olaylarla geçmiştir. Anıları okurken, bu aşamaya hangi darlıklara katlanılarak gelindiğine tanık olacaksınız. Okuduğunuzda, anıların yalnızca iç açıcı öykülerden oluşmadığını, öykülerde insanı umutsuzluğa iten ne acı sahneler bulunduğunu göreceksiniz...
Gazalcı’nın gördükleri, saptadıkları, vardığı sonuçlar okunduğunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl bir kültür Cumhuriyeti olduğunun özüne varılacak, azgelişmişliğin kol gezdiği bir bölgede çağdaş bir kültür cumhuriyeti kuran Atatürk’ün öğretmenlere yönelik şu sözleri –özellikle içinde kıpırdayamaz hale geldiğimiz bu bunalım ortamında– düşünce dünyamızdaki yerini bulacaktır: `Öğretmenler; yeni nesli Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin becerinizin ve fedakârlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli, bu özellik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir.`"
(Adnan Binyazar`ın önsözünden.)