Olmak cesareti, insanın maske takmadan, “mış gibi” yapmadan, kendi çıplak varoluşuyla, nerede durduğunu, nereye ait olduğunu, nasıl bir dünya tasavvur ettiğini, hiç gizlemeden, utanıp sıkılmadan gösterebilmesi demektir! Korkmadan “Hayır!” diyebilmek, boyun eğmeden dik durabilmek, tahakküme karşı durma cesaretidir.
Bize kendi aklını vasi tayin etmek isteyenlere karşı “Hayır, ben kendi aklımla mesudum, senin aklına ihtiyaç duymuyorum!” diyebilmektir.
Hakikat ve hakikilik, cesaret istiyor.
Kemal Sayar, zamanın ötesine konuştuğu yazılarıyla bize bunu hatırlatıyor.
Bir kaygı döneminden geçiyoruz, ama etrafımızda olan bitenl
Tükendi
Gelince Haber VerOlmak cesareti, insanın maske takmadan, “mış gibi” yapmadan, kendi çıplak varoluşuyla, nerede durduğunu, nereye ait olduğunu, nasıl bir dünya tasavvur ettiğini, hiç gizlemeden, utanıp sıkılmadan gösterebilmesi demektir! Korkmadan “Hayır!” diyebilmek, boyun eğmeden dik durabilmek, tahakküme karşı durma cesaretidir.
Bize kendi aklını vasi tayin etmek isteyenlere karşı “Hayır, ben kendi aklımla mesudum, senin aklına ihtiyaç duymuyorum!” diyebilmektir.
Hakikat ve hakikilik, cesaret istiyor.
Kemal Sayar, zamanın ötesine konuştuğu yazılarıyla bize bunu hatırlatıyor.
Bir kaygı döneminden geçiyoruz, ama etrafımızda olan bitenleri, kendi içimizde olan bitenleri dikkatle izliyoruz. Böylesi dönemlerde kendi içimizdeki boşluktan aşağı bakabilmek nasıl da önem kazanıyor! Milletçe, “olmak” cesaretini göstermemiz gerekiyor.