Ülkü, “Arkadaşlar ben ayaklarımı hissetmiyorum” diyordu. Ayakkabılarının içine dolan kar, vücut ısısıyla eriyip sonra da donmuştu. Yani buzdan bir ayakkabı ile yürüyordu.
Sabah saat 08.00’de yola çıktıktan sonra, iki saat içinde Karayazı’ya varmamız gerekiyordu. Ama sekiz saat geçmiş, biz daha hiçbir yere varamamıştık. Fırtınadan üç adım önümüzü göremiyor, nerede olduğumuzu bilmiyor ve bir yerlere varma umutlarımızı da tümüyle kaybetmiş, bizi nasıl bir ölümün beklediğini konuşuyorduk. Salim gece ısının daha da düşeceğini, o yüzden donmamak için sürekli yürüm
Tükendi
Gelince Haber VerÜlkü, “Arkadaşlar ben ayaklarımı hissetmiyorum” diyordu. Ayakkabılarının içine dolan kar, vücut ısısıyla eriyip sonra da donmuştu. Yani buzdan bir ayakkabı ile yürüyordu.
Sabah saat 08.00’de yola çıktıktan sonra, iki saat içinde Karayazı’ya varmamız gerekiyordu. Ama sekiz saat geçmiş, biz daha hiçbir yere varamamıştık. Fırtınadan üç adım önümüzü göremiyor, nerede olduğumuzu bilmiyor ve bir yerlere varma umutlarımızı da tümüyle kaybetmiş, bizi nasıl bir ölümün beklediğini konuşuyorduk. Salim gece ısının daha da düşeceğini, o yüzden donmamak için sürekli yürümemiz gerektiğini söyledi.
Duran, birimiz donar veya düşerse onu bırakıp gitmememizi, donmamak için yürüyüşü onun çevresinde yapmamızı, hatta ölse bile yaşayanların ölen arkadaşını kurtlara terk edip gitmemesini söyledikten sonra dört rekât daha namaz kıldı.