Yirminci yüzyılın başında, Doğu Akdeniz’de liman şehri olan İzmir, dört yüzyılı aşkın bir süredir canlı ve önemli bir Sefarad Yahudi topluluğuna evsahipliği yapmış ve Yahudi yaşamının önemli bir merkezi olarak ortaya çıkmıştı. Dina Danon, Osmanlı Dönemi İzmir Yahudileri, Modern Tarih’te daha önce ele alınmamış Ladino arşiv malzemelerinden faydalanarak uzun süredir göz ardı edilmiş Yahudi topluluğunun hikâyesini anlatıyor.
Avrupa genelinde, Yahudilerin dini ve kültürel farklılıklarının modern çağla uyumlu olmadığı düşüncesinin yaygın olduğu bir dönemde Osmanlı İzmi
Tükendi
Gelince Haber VerYirminci yüzyılın başında, Doğu Akdeniz’de liman şehri olan İzmir, dört yüzyılı aşkın bir süredir canlı ve önemli bir Sefarad Yahudi topluluğuna evsahipliği yapmış ve Yahudi yaşamının önemli bir merkezi olarak ortaya çıkmıştı. Dina Danon, Osmanlı Dönemi İzmir Yahudileri, Modern Tarih’te daha önce ele alınmamış Ladino arşiv malzemelerinden faydalanarak uzun süredir göz ardı edilmiş Yahudi topluluğunun hikâyesini anlatıyor.
Avrupa genelinde, Yahudilerin dini ve kültürel farklılıklarının modern çağla uyumlu olmadığı düşüncesinin yaygın olduğu bir dönemde Osmanlı İzmiri’nden bakıldığında farklı bir yaklaşım öne çıkar: Yahudilerin farklılığı her şeyiyle olağan karşılandığında ne olur? Danon, Yahudi dini ve kültürel farklılıklarının bu Osmanlı liman şehrinde yadırganmadığına dikkat çekerken, Yahudi kimliğinin diğer unsurlarının, özellikle de yoksulluk ve sosyal sınıfın derin gerilim alanları yarattığını savunuyor.
Danon, sokaktaki dilencilerden, ticari elitlere, ayakkabı boyacılarına, gazete editörlerinden, hahamlara, ev hanımlarına dek pek çok kesime ses verdiği eserinde; Sefarad topluluğunun modern çağla karşılaşmasını belirleyen en temel unsurun Yahudilik değil, yoksulluk ve sınıf olduğunu gösteriyor.