Yeni dilsel denemelerle değişim dönüşüm sürecinde olan Kürt romanı, her geçen yılla beraber daha renkli ve daha zengin alanlara yöneliyor. Yavaş da olsa, bu süreçten yapıt olarak ortaya çıkan bu roman, kendi yeni okurlarını da oluşturmakta. 90 yılların ve sonrasının Rewşen kuşağının çabalarının sonuçları olan bu romanlar, özünde Erebê Şemo, Heciyê Cindî, Eliyê Evdirehman, Eskerê Boyîk, Ehmedê Hepo, Îbrahîm Ehmed, Mehmût Baksî, Mehmed Uzun û diğerleri gibi adların roman silsilesinden büyük bir kopuşu temsil ediyorlar.
Genç romancı ve çevirmen Yunus Eroğlu (i
Tükendi
Gelince Haber VerYeni dilsel denemelerle değişim dönüşüm sürecinde olan Kürt romanı, her geçen yılla beraber daha renkli ve daha zengin alanlara yöneliyor. Yavaş da olsa, bu süreçten yapıt olarak ortaya çıkan bu roman, kendi yeni okurlarını da oluşturmakta. 90 yılların ve sonrasının Rewşen kuşağının çabalarının sonuçları olan bu romanlar, özünde Erebê Şemo, Heciyê Cindî, Eliyê Evdirehman, Eskerê Boyîk, Ehmedê Hepo, Îbrahîm Ehmed, Mehmût Baksî, Mehmed Uzun û diğerleri gibi adların roman silsilesinden büyük bir kopuşu temsil ediyorlar.
Genç romancı ve çevirmen Yunus Eroğlu (ilk romanı, Nameyek Ji Xwedê Re (Tanrıya Bir Mektup), Lîs, 2007), ikinci romanı Otobês (Otobüs) ile romanımızı ve dilimizi pırıldayan bir alana sürüp zeki okurunu bir çok sese bölünen bir sesin ceng ü cidaline davet ediyor.
Otobês (Otobüs) bir çok kişinin oluşturduğu bir albümün romanıdır. Her koltuk, kendi iç sesiyle kendinden söz ediyor. Bir otobüsün koltuklarına kurulmuş, eteklerindeki taşları döken sesler.
Yunus Eroğlu, Otobês (Otobüs) adlı bu romanıyla da Kürt dilinin sınırlarını zorluyor, böyle bir dille kendi silsilesini kurmaya devam ediyor.
Yeni kuşağımızın en iyi romancılarından bir romancıdan, hepimizin övünebileceği bir roman.