Hayatın; ânı yaşa, kendini şımart, mutlu ol gibi komutlarla da güzelleşmediğini tecrübe ederek gördük. Bize vazedilen hemen hiçbir motto, kalbimize tam dokunmuyor, ruhumuzun kapılarını ardına kadar açmıyor. Çünkü insana değmeyen yapay cümlelere ve sentetik emir kiplerine dolanmış durumdayız.
Her yanımız sosyal mecraların şemsiyesi altında, bir yığın arkadaşla dolup taşarken, nasıl oluyor da kendi başımıza kaldığımızda sızılarımızı dindiremiyoruz? Yaşam koşullarımız eskiye nazaran iyileşmiş ve konfor alanlarımız genişlerken, ne oluyor da çaresiz bir yalnızlık bu kadar şekillendirebiliyor bizleri?
Tükendi
Gelince Haber VerHayatın; ânı yaşa, kendini şımart, mutlu ol gibi komutlarla da güzelleşmediğini tecrübe ederek gördük. Bize vazedilen hemen hiçbir motto, kalbimize tam dokunmuyor, ruhumuzun kapılarını ardına kadar açmıyor. Çünkü insana değmeyen yapay cümlelere ve sentetik emir kiplerine dolanmış durumdayız.
Her yanımız sosyal mecraların şemsiyesi altında, bir yığın arkadaşla dolup taşarken, nasıl oluyor da kendi başımıza kaldığımızda sızılarımızı dindiremiyoruz? Yaşam koşullarımız eskiye nazaran iyileşmiş ve konfor alanlarımız genişlerken, ne oluyor da çaresiz bir yalnızlık bu kadar şekillendirebiliyor bizleri?
İşte Plaza Sufisi, kadim öğretilerin yol göstermesi ve modern zamanlardaki deneyimleri bir araya getirip gönlü acıkanlara, aşka ve hakikate giderek doymak isteyenlere, yeni bir gönül sofrası kuruyor.
Selcen Gür, tasavvuf ve pozitif psikolojinin aynasında suretleri ve siretleri yeniden tanımlıyor, okuru geniş bir yolculuğa çağırıyor. Bu kitapta, sizlere Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Hacı Bektaş Velî gibi büyük mistik sufiler ve V. E. Frankl, Csikszentmihalyi, M. Seligman, N. LePera, D. Gilbert gibi çağımızın yazarları da eşlik edecek.
Elbette, insanın en uzun seyahati ‘kendinden kendine’ olanıdır, cümlesiyle birlikte…