Türk toplumu tarihe fazlasıyla ilgili bir toplum... Fakat bu ilginin, bilimsel bir ilgi olmanın ötesinde güncel siyasi meseleleri tarihe başvurarak tartışma eğiliminden kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Bu eğilim sadece Türkiye`ye mi özgü? Değil tabii... Fakat geç modernleşen, son iki yüzyılında köklü değişimler geçiren bir ülke olarak Türkiye toplumunun, akademik tarih eğitiminin daha kurumsal olduğu Batı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında tarih tartışmaya daha meraklı olduğunu öne sürebiliriz.
Bu kitapta, Türkiye`de tarih ve siyaset ilişkisinin yoğun olduğu bir dönem olan 1938-1960 yılları aras
Tükendi
Gelince Haber VerTürk toplumu tarihe fazlasıyla ilgili bir toplum... Fakat bu ilginin, bilimsel bir ilgi olmanın ötesinde güncel siyasi meseleleri tarihe başvurarak tartışma eğiliminden kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Bu eğilim sadece Türkiye`ye mi özgü? Değil tabii... Fakat geç modernleşen, son iki yüzyılında köklü değişimler geçiren bir ülke olarak Türkiye toplumunun, akademik tarih eğitiminin daha kurumsal olduğu Batı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında tarih tartışmaya daha meraklı olduğunu öne sürebiliriz.
Bu kitapta, Türkiye`de tarih ve siyaset ilişkisinin yoğun olduğu bir dönem olan 1938-1960 yılları arasında popüler tarih ve güncel siyaset ilişkisine odaklanıldı. Bu ilişki insanların mazi algılarına da şekil verecekti. 1938, Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün öldüğü yıldır. Çatışmanın bitiş tarihi olan 1960`ta ise 27 Mayıs`taki ihtilal vuku bulmuştur. Bu iki tarih arasında geçen yirmi iki yıllık sürede İkinci Dünya Savaşı meydana gelecek, ülke çok partili bir siyasi sisteme geçecek, kurucu parti iktidarını kaybedecektir. Bu değişimlerin hepsi bir şekilde ülkede yaşayan insanların geçmişi nasıl algıladıklarını da etkileyecektir.
Bu 22 yıllık süreçte tarihin güncel siyaset tartışmalarında nasıl işlevselleştirildiğini, iktidarın CHP`den DP`ye geçiş sürecinde tarih algısının hızla nasıl değiştiğini görmek; AKP`li yıllardaki "tarih tartışmalarının" arka planına ışık tutacaktır.