“Ahlaksal olgu diye bir şey yoktur. Ahlaksal yargı ile dinsel yargının ortak yönü, ikisinin de aslında olmayan gerçekliklere inanmasıdır. Ahlak, belli olayların bir yorumudur, daha kesin konuşmak gerekirse, yanlış bir yorumdur. Ahlaksal yargı da dinsel yargı gibi, gerçek kavramını, gerçek ile düşsel olanın ayrımını henüz içermeyen bir bilinçsizlik basamağıdır.”
Putların Alacakaranlığı, Nietzsche’nin felsefesinin mikro bir yansımasıdır. Filozofun 1888’de kısa bir sürede yazıp tamamladığı bu eser, Nietzsche’yi tüm düşünce hayatı boyunca meşgul eden meselelerin yoğun bir özeti niteliğini taşır. Aforizmadan denemeye geni
Tükendi
Gelince Haber Ver“Ahlaksal olgu diye bir şey yoktur. Ahlaksal yargı ile dinsel yargının ortak yönü, ikisinin de aslında olmayan gerçekliklere inanmasıdır. Ahlak, belli olayların bir yorumudur, daha kesin konuşmak gerekirse, yanlış bir yorumdur. Ahlaksal yargı da dinsel yargı gibi, gerçek kavramını, gerçek ile düşsel olanın ayrımını henüz içermeyen bir bilinçsizlik basamağıdır.”
Putların Alacakaranlığı, Nietzsche’nin felsefesinin mikro bir yansımasıdır. Filozofun 1888’de kısa bir sürede yazıp tamamladığı bu eser, Nietzsche’yi tüm düşünce hayatı boyunca meşgul eden meselelerin yoğun bir özeti niteliğini taşır. Aforizmadan denemeye geniş bir ölçeğe yayılan, biçim ve üslup bakımından Böyle Buyurdu Zerdüşt’le benzerlik gösteren Putların Alacakaranlığı’nda Nietzsche, hakikat kabul edilen değişmezlerin, putların sonunu müjdeler. Nietzsche’nin de dediği gibi, “Bu küçük kitap, büyük bir savaş ilanıdır,” doğa, akıl ve ahlaktan bahsederken kendini kutsallaştıran bütün putlara savaş açar.