İngilizce edebiyatın dil üstatlarının önde gelenlerinden Nathaniel Hawthorne’un sıra dışı bir uzun öyküsüyle karşı karşıyasınız. Zaten kendi sıradan biri sayılmayacak bu yazar hiç de sıradan olmayan bir şey anlatıyor. Hem gerçek üstü (ya da dışı), hem de birçok gerçeği çağrıştırıyor. Okuyana bağlı hepsi. İsterseniz *İşte! Kadın-erkek ilişkileri böyle bir şeydir!* diye yerinizden sıçrayabilirsiniz. Belki de *Ne diyor bu adam? Niye böyle imalarda bulunuyor?* diye merak edebilirsiniz. Ne tepki verirseniz verin, bilmelisiniz ki *Rappaccini’nin Kızı* dünya çapında yankılar uyandırmış, iki kez filme alınmış, birçok dile çevrilmiş, birçok kez opera olarak sahnelenmiş. Ayrıca başına gelen en güzel şeylerden biri ünlü Meksikalı ozan Octavio Paz’ı
Tükendi
Gelince Haber Verİngilizce edebiyatın dil üstatlarının önde gelenlerinden Nathaniel Hawthorne’un sıra dışı bir uzun öyküsüyle karşı karşıyasınız. Zaten kendi sıradan biri sayılmayacak bu yazar hiç de sıradan olmayan bir şey anlatıyor. Hem gerçek üstü (ya da dışı), hem de birçok gerçeği çağrıştırıyor. Okuyana bağlı hepsi. İsterseniz “İşte! Kadın-erkek ilişkileri böyle bir şeydir!” diye yerinizden sıçrayabilirsiniz. Belki de “Ne diyor bu adam? Niye böyle imalarda bulunuyor?” diye merak edebilirsiniz. Ne tepki verirseniz verin, bilmelisiniz ki “Rappaccini’nin Kızı” dünya çapında yankılar uyandırmış, iki kez filme alınmış, birçok dile çevrilmiş, birçok kez opera olarak sahnelenmiş. Ayrıca başına gelen en güzel şeylerden biri ünlü Meksikalı ozan Octavio Paz’ın öyküyü dramatize edip tek perdelik bir oyun haline getirmiş olması. Bu öyküde her şey öylesine canlı tasvir edilmiş ki, rengârenk çiçeklerle bezeli bir bahçenin önünden geçerken aklınıza “Rappaccini’nin Kızı”nın gelmemesi mümkün görünmüyor. Mutlaka anımsayacaksınız bu öyküyü, hele o bahçede çiçeklerle uğraşan bir hanım görürseniz hafifçe ürperebilirsiniz bile.