19. yüzyıl, belli kalıplar dâhilinde yüzyıllarca kaleme alınan klasik tarzdaki şiirlerin gittikçe etkisini
kaybetmeye başladığı bir süreçtir. Dönem şairleri dil ve muhteva yönünden birtakım yenilik arayışlarına başlamış;
Tanzimat’ın ilanından sonra da uzun yıllar sürecek eski-yeni çatışmasının içerisine girmişlerdir. Bu yüzyılın ilk
yarısında yetişen şairlerden biri de tahsilli bir çevrede büyüme imkânı bulan Recâî-zâde Ahmed Cevdet (öl.
1831)’tir.
Recâî-zâde Ahmed Cevdet, genç yaşta vefat ettiği söylenmesine rağmen ömr
Tükendi
Gelince Haber Ver19. yüzyıl, belli kalıplar dâhilinde yüzyıllarca kaleme alınan klasik tarzdaki şiirlerin gittikçe etkisini
kaybetmeye başladığı bir süreçtir. Dönem şairleri dil ve muhteva yönünden birtakım yenilik arayışlarına başlamış;
Tanzimat’ın ilanından sonra da uzun yıllar sürecek eski-yeni çatışmasının içerisine girmişlerdir. Bu yüzyılın ilk
yarısında yetişen şairlerden biri de tahsilli bir çevrede büyüme imkânı bulan Recâî-zâde Ahmed Cevdet (öl.
1831)’tir.
Recâî-zâde Ahmed Cevdet, genç yaşta vefat ettiği söylenmesine rağmen ömrüne üç eser sığdırmış bir
şairdir. Bu eserler: Nevâdirü’l-Âsâr fî Mütâla’ati’l-Eş’âr, Zînetü’l-Mecâlis ve çalışmaya konu olan Dîvançe’dir.
Dîvânçe’yi Latinize etmek ve tanıtmak maksadıyla ikisi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde, diğer ikisi ise
Millet Kütüphanesinde bulunan müstensih hattı dört nüshaya ulaşılmıştır. Nüshaların hepsi göz önünde
bulundurularak tenkitli bir metin ortaya konmuş ve bu metin üzerinden şekil ve muhtevaya yönelik
değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Çalışma “giriş”, “şairin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri”, “inceleme”, “tenkitli metin”, “sonu甓kaynakça” ve “ekler” bölümlerinden oluşmaktadır. Giriş kısmında 19. yüzyılın edebî görünümü hakkında genel bir bilgi verildikten sonra, birinci bölümde şair hakkında biyografik kaynaklarda söylenenler ile Dîvânçe’den hareketle müellifin yaşantısına dair yapılan çıkarımlar aktarılmıştır. İlgili bölümde son olarak Ahmed Cevdet’in edebî kişiliği ve eserleri tanıtılmaya çalışılmıştır. İkinci bölüm eserin incelenmesine ayrılmıştır. Nazım şekillerinin dağılımı, vezin, redif ve kafiyenin kullanımı şekil özellikleri; şairin nasıl bir anlatıma yer verdiği ise üslup özellikleri bahsinde ele alınırken nazım şekillerinde hangi konuların işlendiği muhteva başlığıyla ortaya konulmuştur. Üçüncü bölümde tespit edilen dört nüshanın tavsifi yapılmış, metin neşrinde takip edilen yol hakkında bilgi verilmiş ve metin, transkribe edilmiştir. Şair ve eser üzerine yapılan tespitler, sonuç kısmında değerlendirilmeye alınırken ekler bölümünde de her nüshadan örnek sayfalar verilmiştir.