Elinizde bulunan eser, Ali Ekrem Bey’in baba dostuna dair bir vefa borcunu ödeme gayretinin neticesi olarak tanımlanabilir. Namık Kemal’in, Recaizâde Mahmut Ekrem’e bir samimiyet ve iltifat göstergesi olarak oğluna verdiği isimle Ali Ekrem, dünyayı anlamlandırmaya başladığı tarihten itibaren tanıdığı Recaizâde Ekrem’e olan borcunu bu eserle ödemeye çalışmıştır.
İki parça olarak düşünülen ve ilki 26 Şubat 1337 (26 Şubat 1921) tarihinde Darülmuallimîn konferans salonunda yapılan konuşmanın yayımlanmasından oluşan eser ilk kısmında Ekrem Bey’in ailesini, çocukluk yıllarını ve resmî görevlerini konu alır. Konuşmanın ikinci bölümü ise 5 Mart 1338 (5 Mart 1922) tarihini taşımaktadır. Bu bölümde Recaizâde Ekrem Bey’in *üstat ve münekkit* o
Tükendi
Gelince Haber VerElinizde bulunan eser, Ali Ekrem Bey’in baba dostuna dair bir vefa borcunu ödeme gayretinin neticesi olarak tanımlanabilir. Namık Kemal’in, Recaizâde Mahmut Ekrem’e bir samimiyet ve iltifat göstergesi olarak oğluna verdiği isimle Ali Ekrem, dünyayı anlamlandırmaya başladığı tarihten itibaren tanıdığı Recaizâde Ekrem’e olan borcunu bu eserle ödemeye çalışmıştır.
İki parça olarak düşünülen ve ilki 26 Şubat 1337 (26 Şubat 1921) tarihinde Darülmuallimîn konferans salonunda yapılan konuşmanın yayımlanmasından oluşan eser ilk kısmında Ekrem Bey’in ailesini, çocukluk yıllarını ve resmî görevlerini konu alır. Konuşmanın ikinci bölümü ise 5 Mart 1338 (5 Mart 1922) tarihini taşımaktadır. Bu bölümde Recaizâde Ekrem Bey’in *üstat ve münekkit* olarak tetkik edildiği görülmektedir.