Dünyanın bu bölgesinde yaşayan halklar çok acı çektiler; hâlâ da çekiyorlar. Kimlikleri, insanlık onurları, emeklerinin ürünleri, yaşam tarzları, kültürleri, dilleri ve sıkça da yaşam hakları inkâr edildi. Gerek gayrimüslim (Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani) ve Müslüman yerliler (Araplar, Kürtler), gerekse Müslüman göçmenlerin (Çerkesler, Gürcüler, Arnavutlar, Pomaklar) kültürleri, dilleri ve kültürleri hoyratça reddedildi. Türk olmayan Müslüman etnik gruplar kaba bir asimilasyona tabi tutulur, dil ve adetleri yasaklanır, saygınlıkları ayakaltında çiğnenirken, gayrimüslimler o denli dahi şanslı değildi. Ermeniler katledilip bir soykırımda yok edildi, Rumlar tehcir edildi, Yahudiler yağmalandı.Bu kitap, sözü edilen acılardan söz ediyor. Yazarı Türk ulusunun mensuplarının Türk tarihinin resmî versiyonu ile hesaplaşıp, onun "kötü yanı"yla yüzleşmek zorunda olduğuna, bu gerçekleşmezse, kötülüğün büyüyerek tekrar edeceğine inanıyor. Ermeni yazar Hrant Dink’in ve Uludere’de 35 Kürt’ün katledildiği üzere...Nihayet yüzleşme ve kabul, halk katmanlarında içkin olan ırkçılığın üstesinden gelmenin ve gerçek bir "halkların kardeşliği" havası yaratmanın tek yoludur.