Bu risale, küçük hacmine rağmen tarihin tozlu raflarında unutulmuş ve gözlerden uzun süre saklı kalmış olan bir münazarayı açığa çıkarması sebebiyle büyük bir kıymeti haizdir.
Hicrî 1210 yılında Osmanlı Devleti`nin temsilcisi olarak Vehhâbilerle münazara yapmak üzere Suud`a gönderilen Alizâde Mehmed Efendi`nin orada yaptığı münazaranın kendisi tarafından yazıya dökülmüş halidir. Müellif, Abdülaziz el-Vehhâbi`nin ulemasından bir cemaatle tartışmış ve onları ilzam etmiştir. Osmanlılar ve Vehhâbiler arasında cereyan eden birçok münazara nakledilmiş olsa da hakkında müstakil risale yazılmış olan bir münazara sureti neşredilmemiştir.
Bu münasebetle sahasında ilk olma özelliğine sahip bu risaleyi siz okuyucularımıza sunmaktan gurur
Tükendi
Gelince Haber VerBu risale, küçük hacmine rağmen tarihin tozlu raflarında unutulmuş ve gözlerden uzun süre saklı kalmış olan bir münazarayı açığa çıkarması sebebiyle büyük bir kıymeti haizdir.
Hicrî 1210 yılında Osmanlı Devleti`nin temsilcisi olarak Vehhâbilerle münazara yapmak üzere Suud`a gönderilen Alizâde Mehmed Efendi`nin orada yaptığı münazaranın kendisi tarafından yazıya dökülmüş halidir. Müellif, Abdülaziz el-Vehhâbi`nin ulemasından bir cemaatle tartışmış ve onları ilzam etmiştir. Osmanlılar ve Vehhâbiler arasında cereyan eden birçok münazara nakledilmiş olsa da hakkında müstakil risale yazılmış olan bir münazara sureti neşredilmemiştir.
Bu münasebetle sahasında ilk olma özelliğine sahip bu risaleyi siz okuyucularımıza sunmaktan gurur duyarız.