Şehzade’nin artık düşünecek hâli yoktu. Şah İsmail kendi ayağı ile gelmiş gibiydi, vezirine hamlesini yaptırdı ve sakince konuştu:
-Şah!
Şah İsmail ve diğerleri neye uğradıklarını şaşırdılar birden. Bundan ilerisi yoktu, kaçacağı bir yer kalmamıştı ve oyun bitmişti. Şehzade Selim ne denli usta bir oyuncu olduğunu göstermiş ve o vakte kadar yenilgi yüzü görmeyen Şah İsmail’i kendi sarayında ve kendi adamlarının yanında mat etmişti. Bundan sonra yenilgiyi kabullenmek ve galip gelene de saygı göstermek gerekirdi.
Şah İsmail beklediği hamlenin tam tersinde bir hamle ile mat olmanın verdiği şaşkınlığı üzerinden atmaya çalıştı bir süre. Etrafında buluna
Tükendi
Gelince Haber VerŞehzade’nin artık düşünecek hâli yoktu. Şah İsmail kendi ayağı ile gelmiş gibiydi, vezirine hamlesini yaptırdı ve sakince konuştu:
-Şah!
Şah İsmail ve diğerleri neye uğradıklarını şaşırdılar birden. Bundan ilerisi yoktu, kaçacağı bir yer kalmamıştı ve oyun bitmişti. Şehzade Selim ne denli usta bir oyuncu olduğunu göstermiş ve o vakte kadar yenilgi yüzü görmeyen Şah İsmail’i kendi sarayında ve kendi adamlarının yanında mat etmişti. Bundan sonra yenilgiyi kabullenmek ve galip gelene de saygı göstermek gerekirdi.
Şah İsmail beklediği hamlenin tam tersinde bir hamle ile mat olmanın verdiği şaşkınlığı üzerinden atmaya çalıştı bir süre. Etrafında bulunan onca insan şimdi neler olacağını merak ediyordu. Şah İsmail yenilemezdi; çok zekiydi ve her hamlesi akıl doluydu. Ama gerçek olan şey onun yenildiği, üstelik çok ustaca mat olduğuydu. Şehzade Selim başını tahtadan kaldırarak gözlerini Şah İsmail’e kenetledi. Oyunu tek başına oynamamıştı aslında; atası Mehmed Han, hocaları, âlimleri ve büyük Osmanlı ordusu ile birlikte oynamıştı. Bütün bunları yanında hisseden bir şehzadenin yenilmesine imkân da yoktu elbette, sakince konuştu:
-Oyun bitti Şahım!