Adorno, “Auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarcadır.” demişti. Olanca zayiat arasında kaybedilmemiş tek şeyin dil olduğunu bilen ve anadilini tüm yaşananların şahitliğine çağıran Paul Celan’ın meşhur “Ölüm Fügü” şiiri Adorno’nun bu cümlesine verilebilecek en güzel cevaplardan biridir. Neticede milyonlarca ölü, şiirlere gömülmeyecekse nereye gömülecektir?
Ahmet Sarı, Şairaneliğin Karanlığından’da Alman edebiyatının önemli isimlerinden Paul Celan’ın şiir poetikasına eğilerek onun, gecenin sonuna yolculuk eden ışıl ışıl, karanlık sözcükleriyle bizi karşı karşıya getirir. “Ölüm
Tükendi
Gelince Haber VerAdorno, “Auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarcadır.” demişti. Olanca zayiat arasında kaybedilmemiş tek şeyin dil olduğunu bilen ve anadilini tüm yaşananların şahitliğine çağıran Paul Celan’ın meşhur “Ölüm Fügü” şiiri Adorno’nun bu cümlesine verilebilecek en güzel cevaplardan biridir. Neticede milyonlarca ölü, şiirlere gömülmeyecekse nereye gömülecektir?
Ahmet Sarı, Şairaneliğin Karanlığından’da Alman edebiyatının önemli isimlerinden Paul Celan’ın şiir poetikasına eğilerek onun, gecenin sonuna yolculuk eden ışıl ışıl, karanlık sözcükleriyle bizi karşı karşıya getirir. “Ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır” diyerek şairin oluşturduğu gölgeli söyleme, kelimelerindeki seslere ve sessizliğe daha dikkatle bakmaya davet eder bizi. Böylece, Kara Ormanlar’daki uzun yürüyüşlerinden yaşam hikayesine, şiirlerinde açıkça görülemeyen politik göndergelerden çağdaşı edebiyatçı ve felsefecilerle olan ilişkilerine kadar eksiksiz ve etkileyici bir Paul Celan portresi çizer.