Sâmirîler, asırlardır Filistin topraklarında yaşayan ve İsrailoğulları soyundan geldiklerini savunan dünyanın en kadim ve en küçük etnik temelli dinî gruplarından biridir. Günümüzde yaklaşık sekiz yüz kişiden oluşan Sâmirî topluluğu, Filistin’in Nablus şehri ile yakınlarındaki Gerizim Dağı’nın eteklerinde bulunan Luza köyünde ve İsrail’in Tel Aviv şehri yakınlarındaki Holon’da yaşamlarını sürdürmektedirler. Tanrı’nın İsrailoğulları’na Tevrat’la verdiği inancı yaşayan ve yerine getiren “hakiki inanç sahibi” kişilerin kendileri olduklarını savunurlar. Ana akım Yahudiler tarafından ge&ccedi
Tükendi
Gelince Haber VerSâmirîler, asırlardır Filistin topraklarında yaşayan ve İsrailoğulları soyundan geldiklerini savunan dünyanın en kadim ve en küçük etnik temelli dinî gruplarından biridir. Günümüzde yaklaşık sekiz yüz kişiden oluşan Sâmirî topluluğu, Filistin’in Nablus şehri ile yakınlarındaki Gerizim Dağı’nın eteklerinde bulunan Luza köyünde ve İsrail’in Tel Aviv şehri yakınlarındaki Holon’da yaşamlarını sürdürmektedirler. Tanrı’nın İsrailoğulları’na Tevrat’la verdiği inancı yaşayan ve yerine getiren “hakiki inanç sahibi” kişilerin kendileri olduklarını savunurlar. Ana akım Yahudiler tarafından geçmişten günümüze Yahudi olarak kabul edilmedikleri halde kendilerini köken olarak İsrailoğulları’na, dinî olarak da Tevrat’a dayandırırlar. Her ne kadar geleneksel Yahudilikle bazı benzerlikleri olsa da dinî uygulamalarında onlardan farklı yönleri de vardır.
Kırk yıldır Sâmirîler ve inançları hakkında yaptığı çalışmalarla Batı dünyasında Sâmirîlik alanında yetkin bir isim olarak kabul edilen Prof. Dr. Reinhard Pummer, bu birikimini kullanmak ve geçmişten günümüze kadar yapılan tarihî, arkeolojik, filolojik ve antropolojik çalışmaları dikkate almak suretiyle Sâmirî yaşamının ana unsurlarını ansiklopedik bir tarzda sunar. Sâmirîlerin kimlik ve köken sorunundan Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitap külliyâtlarında onlara nasıl yaklaşıldığına, arkeolojik araştırmalardan tarihsel kayıtlara, klasik Sâmirî literatüründen modern dönem çalışmalarına kadar onlarla ilgili hemen hemen tüm hususları ele alır. Sâmirî ritüellerini ele alırken yalnızca metinlere dayalı bilgi sunmakla yetinmez, bizzat kutsal mekânlarında yaşadığı tecrübeleri, çektiği fotoğrafları ve güncel gelişmeleri de okuyucuyla paylaşır. Sâmirîlerin günümüz dünyasında karşılaştığı sorunlar ve bu sorunların üstesinden gelmek için neler yaptıkları üzerinde durur.
Bu eser, geleneklerini ve yaşam biçimlerini zamanın değişimlerine sürekli adapte eden ve aynı zamanda inançlarının özünü korumaya çabalayan bir topluluğun hikayesidir.