"Gam karanlığının kandili aşktır. Gizli hazinenin anahtarı aşktır. Âşıklarda huzur, zevk, sevinç olur. Temiz âşıklar etek gibi toprağa bulanır. Aşk şarabıyla sarhoş olanlar ölüm kadehini içer, mahmurluğu atar. Aşk ateşiyle gönlü yanan kişi abıhayat verilse istemez. Ağaçlar sonbaharda yapraklarını nasıl dökerse, âşıklar da üstlerindeki giysilerden sıyrılır. Âşıkların benzi hazan yaprağı gibi sararır, vücudu titremeye başlar. Cânân’ın sevgisine erişen kimsenin başına güneş doğar."İran edebiyatının tasavvuf mesnevi üstadı Ferîdeddin Attar’ın Mantıku’t tayr (Kuş Dili) adlı mesnevisinde geçen ve Ziyâ’i tarafından bağımsız bir hikâye haline getirilen San’an şeyhi hikâyesi, aşka teslim olmuş bir bedenin ıstırap dolu yakarışlarını konu alıyor. Aşkın sınır tanımazlığı üzerine kaleme alınmış olan eser, nefsin aşk karşısındaki acizliğini anlatıyor."Kimileri uyuduğunda gözünü yumarken can gözünü uyandırır. Uyku gafili uyandırır, aklı başında olanı sırlara vâkıf eder."