Bir ötekileştirme biçimi olarak Dehümanizasyon şartlarının oluştuğu, farklı olanın ötekileştirildiği, alt insan kabul edildiği, o` na yönelik şiddetin desteklendiği, empatinin kurulmadığı ve mağdura destek vermemenin meşrulaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz...
Bölgesel ve uluslararası savaşlardan beslenen işgalcilerin savaş politikaları sonucunda milyonlarca insan göç yollarında...Göçmenler, hem yeni bir hayata başlama umuduyla çıktıkları yol boyunca hem de ölmeden mülteci olarak ulaştıkları topraklarda başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorunla karşılaşıyorlar.
Irkçılık
Tükendi
Gelince Haber VerBir ötekileştirme biçimi olarak Dehümanizasyon şartlarının oluştuğu, farklı olanın ötekileştirildiği, alt insan kabul edildiği, o` na yönelik şiddetin desteklendiği, empatinin kurulmadığı ve mağdura destek vermemenin meşrulaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz...
Bölgesel ve uluslararası savaşlardan beslenen işgalcilerin savaş politikaları sonucunda milyonlarca insan göç yollarında...Göçmenler, hem yeni bir hayata başlama umuduyla çıktıkları yol boyunca hem de ölmeden mülteci olarak ulaştıkları topraklarda başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorunla karşılaşıyorlar.
Irkçılık sadece mültecileri hedeflemiyor. Binlerce yıldır bu coğrafyada yaşayan Kürtler, Ermeniler, Rumlar kısacası "ötekiler" sıkça ırkçı-şoven saldırılarla karşılaşıyorlar. Bu sadece fiziksel saldırı, pogrom, katliam, soykırım vb. ile gerçekleşmiyor. Aynı zamanda sanatın bütün dalları kullanılarak sistemli bir şekilde ırkçılık örgütleniyor…
Bizler de Sancı Dergisi olarak “Yüzleşme: Sanatın Hafızası ve Irkçılık” dosya konulu 20. sayımızda bu güncel konuyu tartışmaya açıyoruz...
İnsanın doğa ile asırlar boyunca süregelen ilişkisinin sonucu olarak ortaya çıkan sanat, insanın estetik yaratımında başat rol oynar. Kısa vadede karşılığını bulamasa da uzun vadede etkileyici ve dönüştürücü bir etkiye sahiptir. Sanat aynı zamanda direnişleri, hak arama mücadelelerini toplumsal gerçeklikle ele alarak hem direniş sürecine katkı sunar, hem de toplumsal belleğin inşa sürecinde köprü rolü oynar.
Tarihsel yolculuğu incelendiğinde sanatın sermaye ve aracı kurumlarla arasındaki ilişki hepimizin malumudur. Sanatçının, düşüncesini somutlaştırdığı eserini toplumla, kitleyle buluşturmasının önünde ekonomik, yasal ve politik engeller mevcuttur. Politik yasakçı yaklaşımlar, sansür ve kültür endüstrisinin baskısı sanatın direniş sahasını sınırlamaya çalışsa da, o, başkaldırmaya, toplumsal gerçeklikle bütünleşerek sözünü söylemeye devam edecektir.