"Bu hâin! Evet, hâin... Başına kadın şapkası giyerek cümhuriyetimizin inkılâblarıyla aklı sıra alay etmekle ve onları, aklı sıra azîz milletimizin nezdinde küçük düşürmeye çalışmakla iktifâ etmemiş, besbelli cümhuriyetimize ihânet ettiği için, evet, ihânet ettiği için derdest edilmiş götürülmekte olan kendi gibi kara câhil bir yobazı görünce, apâşikâr kalbî bir muhabbet ve alâkayla `Hocam! Hocam!` diye haykırarak peşinden koşmaya, onu kanun kuvvetlerimizin ellerinden sözümona kurtarmaya çalışmıştır! Evet! Bütün bunlara ben bizzât şâhid oldum, g&ou
Tükendi
Gelince Haber Ver"Bu hâin! Evet, hâin... Başına kadın şapkası giyerek cümhuriyetimizin inkılâblarıyla aklı sıra alay etmekle ve onları, aklı sıra azîz milletimizin nezdinde küçük düşürmeye çalışmakla iktifâ etmemiş, besbelli cümhuriyetimize ihânet ettiği için, evet, ihânet ettiği için derdest edilmiş götürülmekte olan kendi gibi kara câhil bir yobazı görünce, apâşikâr kalbî bir muhabbet ve alâkayla `Hocam! Hocam!` diye haykırarak peşinden koşmaya, onu kanun kuvvetlerimizin ellerinden sözümona kurtarmaya çalışmıştır! Evet! Bütün bunlara ben bizzât şâhid oldum, gözlerimle gördüm, kulaklarımla işittim! Şimdi sorarım size, komiser bey, bütün bunlar, cümhuriyet ve de medeniyet inkılâbların aleyhdârı karanlık ve de gizli bir teşkilâtın mensûbları olduklarını göstermez mi? Ha? Göstermez mi?"
25 Kasım 1925 tarih ve 671 sayılı “Şapka İktisâsı (Giyilmesi) Hakkında Kanun”un çıktığı ve hemen uygulamaya konduğu yıllarda Türkiye’yi ziyâret edip gözlemlerde bulunmuş, sonra da bunları Mustafa Kemal Ve Uyanan Doğu” adı altında kitaplaştırmış olan İsviçreli gazeteci Paul Gentizon anlatıyor:
“Birçok fırsatlarla sokakta, vapurda, gösteri salonlarında şapkalar fese hücum etti. Fes daima yenildi, yani parçalandı, ayak altına alındı ya da denize atıldı... Hemen yürürlüğe giren bu kanuna aykırı her türlü davranış için tedbirler alındı. Istanbul’da komiserler kendilerine bağlı memurlarla birlikte Istanbul’u Galata’ya bağlayan büyük köprünün başını ve şehrin başlıca yollarını tuttular. Fes ya da kalpak giyinmiş olan herkesi tutuklayarak, başlıklarını ellerinden alıyorlardı. Karşılaştıkları sarıklıların ise, ellerindeki belgeler kontrolden geçiriliyordu. En küçük karşı koyma, suçlunun tutuklanmasına neden oluyordu...”
“Şapka İktisâsı Hakkında Kanun”a muhalefet suçundan İstiklâl Mahkemeleri’ne sevkedilenlerden 78 kişi idam edildi; içlerinden biri de bir kadındı! Çok sayıda insan muhtelif hapis ve sürgün cezalarına çarptırıldı.
1939`da Türk Ceza Kanunu’nun 526. maddesiyle, şapkadan başka başlık giymeyi alışkanlık haline getirmenin cezası üç aya kadar hapis olarak belirlendi.
1961 ve 1982 Anayasaları, öbür devrim kanunları gibi 671 sayılı “Şapka İktisâsı Hakkında Kanun”un da Anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceğini hükme bağladı.