“O zaman, İstanbul gibi Mısır’da da makbul ve muteber iki şey vardı: Sihir ve musiki. Sihirbazlar, efsunkârlar herkesi kolayca aldatmayı başarabiliyorlardı. Çünkü ortam çok müsaitti. Memlekette ilim ve irfan namına hiçbir şey kalmamış gibiydi. Ulema zümresinin makamını zekâ ve şeytanlıkla entrika çeviren, açgözlü ve ahlaksız cahiller işgal ediyordu.”
Rumeli’de büyük etki alanı olan Asır gazetesini yayımlayan, İttihat ve Terakki Partisi’nde çalışmalara katılan, Beşir Fuat’la mektuplaşmaları ve Arsen Lüpen romanlarını tercüme etmesiyle de bilinen gazeteci, avukat, öğretmen, yazar
Tükendi
Gelince Haber Ver“O zaman, İstanbul gibi Mısır’da da makbul ve muteber iki şey vardı: Sihir ve musiki. Sihirbazlar, efsunkârlar herkesi kolayca aldatmayı başarabiliyorlardı. Çünkü ortam çok müsaitti. Memlekette ilim ve irfan namına hiçbir şey kalmamış gibiydi. Ulema zümresinin makamını zekâ ve şeytanlıkla entrika çeviren, açgözlü ve ahlaksız cahiller işgal ediyordu.”
Rumeli’de büyük etki alanı olan Asır gazetesini yayımlayan, İttihat ve Terakki Partisi’nde çalışmalara katılan, Beşir Fuat’la mektuplaşmaları ve Arsen Lüpen romanlarını tercüme etmesiyle de bilinen gazeteci, avukat, öğretmen, yazar Fazlı Necip’in Saraylarda Mecnunlar romanı 1928 yılında yayımlandı.
On yedinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu. I. İbrahim tahta yeni çıkmış, annesi Mahpeyker Kösem Sultan’ın ölümüne daha var. Ve Mısır Valisi Maksut Paşa’nın kâhyası Zeynel Ağa bir cariye satın alacak. Ancak bu alışveriş için gideceği Cezayirli Abdüssamed’in köşküne dair türlü türlü dedikodular mevcut. Epey belalı bir yer burası anlaşılan.
Fazlı Necip, Saraylarda Mecnunlar’da haremi, saltanat entrikalarını, yeniçerisinden paşasına, sadrazamından valide sultanına kadar çeşitli güç odaklarını, yozlaşmışlığı ve bambaşka bir Dersaadet’i eleştirel bir gözle anlatıyor.