Azdık ya da çok, ama hep buradaydık. Nice devletler kurduk, kibirli kralları tarihe gömdük; Karanlık, aydınlık, cömert ya da nankör çağlarda, kâh Turukku kâh Etrüsk kâh Türk…
Türlü isimlerle ama hep buradaydık. Biz kutlu destanları yazarken, insanoğlu harflerle oynuyor, adını heceliyordu.
Bu son gelişimizdi; Alparslan’ın emrettiği yürüyüşümüz. Horasan Meliki Çağrı Bey’in oğlu bizi çağırdığında,
Malazgirt önüne çadır kurduğumuzda, Ahmed Yesevî daha doğmamış
Tükendi
Gelince Haber VerAzdık ya da çok, ama hep buradaydık. Nice devletler kurduk, kibirli kralları tarihe gömdük; Karanlık, aydınlık, cömert ya da nankör çağlarda, kâh Turukku kâh Etrüsk kâh Türk…
Türlü isimlerle ama hep buradaydık. Biz kutlu destanları yazarken, insanoğlu harflerle oynuyor, adını heceliyordu.
Bu son gelişimizdi; Alparslan’ın emrettiği yürüyüşümüz. Horasan Meliki Çağrı Bey’in oğlu bizi çağırdığında,
Malazgirt önüne çadır kurduğumuzda, Ahmed Yesevî daha doğmamıştı. Baybars daha hakan olduğunu haykırmamıştı.
Haçlılar; macera arayan aç üç beş hayduttu… Tanrı’dan yetki alan adamların peşine düşmeyi, onlara arkadaş olmayı, sert adamlarla sırt sırta cenk etmeyi, biz Türkler ezelden beri pek severiz.
Hep o cihangirlerden öğrendik vefayı, töreyi…