Kültür dünyâmızın en tanınmış biyografi (hayat hikâyesi) yazarı, İbdülemin Mahmud Kemâl İnal, kendisinden önce yazılmış biyografilerde, tercümeihâlin (hayat hikâyesinin) `iç yüzü` ve biyografik öznenin `özü` olan husûsi hayatın ihmal edilmiş olmasını tenkit eder. Kendi hazırladığı biyografilerde özne olan şahsın husûsi hayatını öne çıkarmaya -bilhassa- gayret etmiştir. Bunu yaparken de kendi hâtıralarının yanı sıra özne olan kişiyi bizzat tanımış kimselerin aktardığı bilgilerden de faydalanmıştır. İbnülemin`e göre bir şahsın ahvâl-i umûmiyesi
Tükendi
Gelince Haber VerKültür dünyâmızın en tanınmış biyografi (hayat hikâyesi) yazarı, İbdülemin Mahmud Kemâl İnal, kendisinden önce yazılmış biyografilerde, tercümeihâlin (hayat hikâyesinin) `iç yüzü` ve biyografik öznenin `özü` olan husûsi hayatın ihmal edilmiş olmasını tenkit eder. Kendi hazırladığı biyografilerde özne olan şahsın husûsi hayatını öne çıkarmaya -bilhassa- gayret etmiştir. Bunu yaparken de kendi hâtıralarının yanı sıra özne olan kişiyi bizzat tanımış kimselerin aktardığı bilgilerden de faydalanmıştır. İbnülemin`e göre bir şahsın ahvâl-i umûmiyesini (bütün hâl ve davranışlarını) iyice araştırmak için onun hayatına iştirak etmek (onunla birlikte yaşamış olmak, onu her yönüyle tanımak) lâzımdır. Böylece ortaya konan hayat hikâyesinde sâdece yer ve zaman bilgilerinin ötesinde, hâyat hikâyesi yazılan şahsın mizacı, huyları, hâdiseler karşısındaki tepkileri, zaafları, ümitleri, hayal kırıklıkları da görülebilir. Kemâl İnal Bey`in üzerinde durduğu bir başka mesele de hayat hikâyesinin; hikâyesi yazılacak kişinin, vefatından sonra kaleme alınması gerektiği inancıdır.