Tükendi
Gelince Haber VerKitap içeriğinden:
… Aziz kardeşim, Mektûbât’ta bazı satırlar var,
yani düdüklü tenceredeki duman misalidir.
Ama orası bir duman değil, bir kapak.
O kapağın altından öyle gürültüler geliyor ki, üüüfff! Kaynıyor, kaynıyor, kaynıyor. Buradan denizin üstüne bakıyorsun bir türlü gözüküyor ama denizin altına bir gir, ne balıklar ne balıklar ne balıklar! Hele hele kitap da tasavvuf ve tarikat ilimleriyle alâkalı olunca Allaaah!..
… Birinci cildin başında bir mektup var. Birileri İmâm-ı Rabbânî’ye bir şeyler yazıyor: “Burada tasavvuf kitapları, tarikat kitapları okuyoruz, hallerden hallere giriyoruz, şöyle zevkler oluyor, böyle zuhûratlar, keşifler oluyor” vesaire (diyorlar). İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sırruh) diyor ki: “Aferin! İyi şeylerle uğraşıyorsunuz. Fakat siz fıkıh ilmini niye ihmal ediyorsunuz? Bir insan sürekli tasavvuf kitapları okuya okuya ayağı kayabilir, dinsiz dahi olabilir. Ama fıkıh noktasında ayağını yere kuvvetli basan Allah’ın izniyle dinden ayrılmaz.’’
… Biz bazen burada derin derin mektuplar okuyoruz. Yani emir olmasa, oku demeseler hiç okumam şahsen. Benim âcizane kararım böyle. Niye? Toplumda nasıl esnenir, oturulur, öksürülür daha bunlardan haberimiz yok. Cemaatle namaz kılıyoruz saf düzenimiz yok. Biz daha buradayız cemaat!
Mahmut Efendi (Kuddise Sırruh) “Şu Mektûbât’ı sana Allah okutturuyor.
Bayram Hoca (Rahmetullâhi Aleyh) “Sayenizde Efendi Hazretleri.”
“Bu kitap kıyamete kadar okunacak kitaptır. İster tefsir oku ister hadis oku ister fıkıh oku ama bundan vazgeçmek yok.” Bayram Hoca (Rahmetullâhi Aleyh).