Kaygusuz Abdal; XIV.yüzyılın sonu ile XV.yüzyılın ilk yarısında yaşayan Alaiye Sancak Beyi, Hüsameddin Bey’in oğludur. An’anaye göre kendisi, onsekiz yaşında Elmalı’da Abdal Mûsâ’ya intisap eder, O’na kırk yıl hizmetten sonra “İcâzet “ de alıp, gönlü cûşâ gelerek “gönlünden” konuşmaya başlamıştır. Daha sonra kırk dervişi ile beraber Hacc’a gider.Döndündükten sonra da Anadolu ve Rumeli’de birçok yerleri dolaşır ve Elmalı’da 1444’de vefat edip, şeyhi’nin yanında ebedi istirahatgahında yatmaktadır.
Kaygu
Tükendi
Gelince Haber VerKaygusuz Abdal; XIV.yüzyılın sonu ile XV.yüzyılın ilk yarısında yaşayan Alaiye Sancak Beyi, Hüsameddin Bey’in oğludur. An’anaye göre kendisi, onsekiz yaşında Elmalı’da Abdal Mûsâ’ya intisap eder, O’na kırk yıl hizmetten sonra “İcâzet “ de alıp, gönlü cûşâ gelerek “gönlünden” konuşmaya başlamıştır. Daha sonra kırk dervişi ile beraber Hacc’a gider.Döndündükten sonra da Anadolu ve Rumeli’de birçok yerleri dolaşır ve Elmalı’da 1444’de vefat edip, şeyhi’nin yanında ebedi istirahatgahında yatmaktadır.
Kaygusuz, Yunus’un da muakkibi olarak, bir ömür boyu”manzum, mensur ve manzum+mensur karışımı” olmak üzere onyedi eser yazar. O’nun bu eserlerindeki beyit sayısı da takriben yirmi iki bin civarındadır. Kendisi; bir bey oğlu olması hasebiyle de, döneminin bütün bilim dallarında eğitim-öğretim gödüğü bilinmektedir.
Kaygusuz, Türkçe’yi bütün eserlerinde en iyi bir şekilde kullanmıştır. Hatta o, “Tanrı’yı- Hz.Âdem’i ve Cebrail”i de aşağıdaki beyitlerde görüldüğü gibi;
Türk dilin Tanrı buyurdı Cebrâil
Türk dilince söylegil dur git digil
Türk dilince Cebrâil hey dur didi
Duru- gel Uçmag’un terkin ur didi
“Türkçe konuşturmuş”tur. Çünkü Türkçe ve Türk milleti o’nun en önemli bir tutkusudur. O, bu tutkusunu her vesileyle eserlerinde ortaya koymaktan da kaçınmamıştır.
Ahmed Yesevi ve Yunus Emre’den sonra Kaygusuz, gerçek anlamda Anadolu sahası “Dini-tasavvufi Türk edebiyatı”nın en önemli “mutasavvıf şâirleri”den biri olmuştur. O, hiçbir lokal grubun malı veya temsilcisi olamaz. Çünkü o, uluslararası bir bilimsel yeteneğe sahip güçlü bir”mutasavvıf şâir”dir. Geçmişte ve günümüzde bazı lokal gruplar, o’nu kendilerine mal etmek istemişler ise de, onun eserlerindeki muhteva zenginliği, onların bu dar bohçalarına sığmamıştır. Çünkü onun eserleri; “itikat, ibâdet, ahlak, fen bilimleri, sağlık bilimleri, su ürünleri, yer bilimleri, astronomi, hukuk, Türklük bilimi, insan sevgisi, hoşgörü, edebiyat, felsefe”.vb’leri bilim dallarından oldukça geniş bilimsel verilerle dolu bulunmaktadır.
Çünkü Kaygusuz, “Dini-tasavvufi Türk edebiyatsı”nın zengin birikimlerini geniş halk kitlelerine aktarmakta büyük başarı göstermiştir. İşte bu eser, o’nu bütün yönleriyle tanıtacaktır.