XIV. yüzyılda İran coğrafyası, din ve siyaset arasında yaşanan çekişmelerin merkezi haline gelmişti. Özellikle İlhanlı hâkimiyetinin son dönemlerinde halktan alınan vergilerin ağırlığı ve kötü muamele, halk endeksli birçok isyan hareketinin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Şüphesiz bu hareketlerin öncüsü Serbedârîler’di. Zulümle mücadelenin adı olmak amacıyla “mertçe yaşamak için başımızı darağacına veririz” sloganıyla ortaya çıkan Serbedârîler, XIV. yüzyıl ortalarına doğru Horasan’ın Sebzevâr şehrini merkez edinerek Moğol tahakkümü altından
Tükendi
Gelince Haber VerXIV. yüzyılda İran coğrafyası, din ve siyaset arasında yaşanan çekişmelerin merkezi haline gelmişti. Özellikle İlhanlı hâkimiyetinin son dönemlerinde halktan alınan vergilerin ağırlığı ve kötü muamele, halk endeksli birçok isyan hareketinin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Şüphesiz bu hareketlerin öncüsü Serbedârîler’di. Zulümle mücadelenin adı olmak amacıyla “mertçe yaşamak için başımızı darağacına veririz” sloganıyla ortaya çıkan Serbedârîler, XIV. yüzyıl ortalarına doğru Horasan’ın Sebzevâr şehrini merkez edinerek Moğol tahakkümü altından sıyrılmışlar ve dinî yapının etkin olduğu bir devlet kurmuşlardı. Demokratik bir köylü devleti olarak nitelendirilen Serbedârîler, etki ve sonuçları bakımından geniş bir alanda hissedilen Serbedârî Hareketinin ana karakteri konumundaydılar. Siyasî tansiyonun hiçbir zaman düşmediği İran coğrafyasında devlet kurmayı başaran Serbedârîler, dinî ve siyasî liderlerin ortak olarak idarede söz sahibi olduğu çifte hükümdarlık sistemini benimsemişlerdi. Bu durum zamanla devlet içinde ayrışmalara neden olmuş, istikrarsız bir idare sistemi ortaya çıkmıştı. Bir de buna hızla güçlenen Timurlular eklenince Serbedârîlerin tarih sahnesinden silinmesi kaçınılmaz olmuştu. Timur, yaklaşık yarım asır ayakta kalan bu devlete 1382 yılında son vermişti.