Bu kitap, gerçek olayların ve küçük halk olan Slav-Bulgarlar`ın yönetiminde yaşayan Türkler`in yaşam mücadelesindeki sır perdesini aralamak amacı ile kaleme alınmıştır. Balkanlar`da Türkler ve Müslümanlar devamlı kriz modunda yaşamışlardır, Bunun arkasında Slav-Bulgaristan`ın herşeyi elde etme hedefi yatmaktaydı. Osmanlı arşivlerinde bulunan oldukça iyi gözlemlenerek kayıt altına alınmış belgeler, Balkan Yarımadasındaki gerçek sorunları tarif etmektedir. Arşiv belgeleri insanlık tarihinin temelini teşkil eder. Buna göre arşiv belgeleri bilgi hazinesidir. Gerçek dışı bilgiler etrafa hızlıca yayılır, zira insan yalan haberlere
Tükendi
Gelince Haber VerBu kitap, gerçek olayların ve küçük halk olan Slav-Bulgarlar`ın yönetiminde yaşayan Türkler`in yaşam mücadelesindeki sır perdesini aralamak amacı ile kaleme alınmıştır. Balkanlar`da Türkler ve Müslümanlar devamlı kriz modunda yaşamışlardır, Bunun arkasında Slav-Bulgaristan`ın herşeyi elde etme hedefi yatmaktaydı. Osmanlı arşivlerinde bulunan oldukça iyi gözlemlenerek kayıt altına alınmış belgeler, Balkan Yarımadasındaki gerçek sorunları tarif etmektedir. Arşiv belgeleri insanlık tarihinin temelini teşkil eder. Buna göre arşiv belgeleri bilgi hazinesidir. Gerçek dışı bilgiler etrafa hızlıca yayılır, zira insan yalan haberlere daha fazla ilgi gösterir, Yalan haberler insanların fazlaca dikkatini ve ilgisini çeker, Bu sebebten dolayı böyle haberler sansasyon yaratır. Belgeler ise gerçekleri yansıtarak yazılılanlarda sözlerini ne esirger ne de unutur. Birçok tanınmayan kahramanların hikâyeleri ya unutulmuş ya da şuurlardan kaybolmuştur. Bu tür hikayeler tarihi olayları sadece görülebilir değil, aynı zamanda elle tutulabilir de yapmaktadırlar, tıpkı Murad, Fehim, kanatlı Ali ve diğerleri gibi, Hikâyeleri 1001 gece masalından alınmış değildir. Onların akıbetleri, okuyucuların ufkunu açarak Rumeliler`in talihsizlikleri ile nasıl baş ettikleri bu kitapta gözler önüne serilecektir. Gerçekten hepsi olağanüstü cesaret göstererek, cesur olduklarını ve tıpkı Alp-Er ve Alp-Erenler gibi emin adımlarla ilerlediklerini göstermişlerdir. Küçük halklar dünyanın zenginliklerini elde edip zimmetlerine geçirebileceklerine kendileri de inanmıştı. Bugün küçük halklar Avrupa`nın fakirler yurdudur. Oysa Slav-Bulgaristan`da bugün hâlâ Osmanlı`dan kalma gül yetiştiriciliği mesleği mevcuttur. Buna göre Slav-Bulgaristan Osmanlı`dan kalma mirasla yaşam mücadelesi vermektedir.
Dedemin ve anneannemin soyundan gelen torunu olarak Slav- Bulgaristan Hükümeti bana ikisinden kalma servetlerini vermeye mükelleftir. Bu sebebten dolayı Eğridere`de kalan evini, çiftliğini, varı yoğu, malı ve mülkünü, tütün tarlalarını, bağ bahçelerini, hayvanları ve anneannemin çeyizini almaya hakkım vardır. Üstelikte Slav-Bulgar askerleri tarafından alınan 30 Osmanlı Reşat altınının da mirasçılara verilmesini istiyorum. Slav-Bulgar Hükümetininden biz mirasçılar olarak bana, kardeşime ve yeğenlerime geriye bırakılan malları ve anneannemin miraslarını talep ediyorum. Üstelikte imam Ali`nin akıbetinin ne olduğunu bildirmesini istiyorum. Gerçi geri geleceğini sanmıyorum, lâkin kemiklerinin verilmesini istiyorum. Tabii domuzlara yem olarak verilmediyse.