*Malamud ışığın, neşenin, birazcık umudun yoksunluğunu çeken, kuşatılmış hayatların hüzünlü vakanüvisi.*
- Philip Roth, London Review of Books
1959 yılında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne layık görülen ve yayınlandığı günden bu yana modern Amerikan öykücülüğünün klasik eserleri arasında yer alan Sihirli Fıçı, New York ve İtalya’nın kasvetli ve yoksul köşelerindeki tekinsiz manzaraları resmederken, göçmen ve mültecilerin, ayakkabıcı ve pazarlamacıların, turistlerin ve kiracıların, çöpçatanların ve küçük hırsızların, meleklerin ve hahamların hikâyelerini anlatıyor.
Kitapta yer alan on üç öykü, suçluluk ve mutluluk duygularının insan ruhundaki çatışmasına, iyi niyetin uğradığı hüsrana ve gönül yaralarına yo
Tükendi
Gelince Haber Ver*Malamud ışığın, neşenin, birazcık umudun yoksunluğunu çeken, kuşatılmış hayatların hüzünlü vakanüvisi.*
- Philip Roth, London Review of Books
1959 yılında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne layık görülen ve yayınlandığı günden bu yana modern Amerikan öykücülüğünün klasik eserleri arasında yer alan Sihirli Fıçı, New York ve İtalya’nın kasvetli ve yoksul köşelerindeki tekinsiz manzaraları resmederken, göçmen ve mültecilerin, ayakkabıcı ve pazarlamacıların, turistlerin ve kiracıların, çöpçatanların ve küçük hırsızların, meleklerin ve hahamların hikâyelerini anlatıyor.
Kitapta yer alan on üç öykü, suçluluk ve mutluluk duygularının insan ruhundaki çatışmasına, iyi niyetin uğradığı hüsrana ve gönül yaralarına yoğun bir şehir gerçekçiliği içinde ama büyülü bir pencereden bakıyor. Eserleriyle dünya çapında pek çok ödüle layık görülen Malamud, en önemli meseleleri şiirsel imgelerle zahmetsizce ortaya koyarken toplumla romantik ve mistik bir zeminde yüzleşiyor.
"Bir anı yalnızca bir anıydı, onu unutabilirdiniz ama değiştiremezdiniz."
*Hayat hakkında düşündü. İnsan arzuladığı şeylere hiçbir zaman gerçekten erişemiyordu. Ne kadar çabalarsan çabala, hatalar yapıyor ve o hataları geride bırakamıyordun. Dışarıdaki gökyüzünü ya da okyanusu hiçbir zaman göremiyordun çünkü hapistin ama kimse buna hapishane demiyordu, sen diyecek olursan da neden bahsettiğini anlamıyor ya da anlamadıklarını söylüyorlardı."