Şiirimizde Milenyum Kuşağı şiir eleştirimizde pek rastlanmayan türden bir çalışma. Utku Özmakas genç yaşına rağmen henüz ilk kitabında, hemen herkesin şiiri ve şairliği hakkında uzlaştığı isimler yerine büyük bir çoğunluğu 2000’li yıllarda şiir yayımlamaya başlayan genç şairleri merkeze alarak riskli bir alanı tarıyor. Hazır bilgi derleme kolaycılığına kaçmadan, özgün ve cesur tespitlerle çıkıyor okurun karşısına. "Şiirimizde Milenyum Kuşağı" günümüz şiirinin Türk şiirindeki yeri hakkında fikir edinmek isteyen herkesin yararlanabileceği temel bir kaynak..."Türk edebiyatı tarihini oluştururken genellikle yerleşmiş, Kabul edilmiş şai
Tükendi
Gelince Haber VerŞiirimizde Milenyum Kuşağı şiir eleştirimizde pek rastlanmayan türden bir çalışma. Utku Özmakas genç yaşına rağmen henüz ilk kitabında, hemen herkesin şiiri ve şairliği hakkında uzlaştığı isimler yerine büyük bir çoğunluğu 2000’li yıllarda şiir yayımlamaya başlayan genç şairleri merkeze alarak riskli bir alanı tarıyor. Hazır bilgi derleme kolaycılığına kaçmadan, özgün ve cesur tespitlerle çıkıyor okurun karşısına. "Şiirimizde Milenyum Kuşağı" günümüz şiirinin Türk şiirindeki yeri hakkında fikir edinmek isteyen herkesin yararlanabileceği temel bir kaynak..."Türk edebiyatı tarihini oluştururken genellikle yerleşmiş, Kabul edilmiş şairlerden başlanıyor. Bu da güvenli bir ilk adım oluyor. Konu genç şairlere gelince... Üzerinde uzlaşılmış, risk taşımayan bir şiir anlayışını devam ettiren şairler seçiliyor; ancak buradaki düşünsel işlemi geçersizleştiren temel paradoks, şiir tarihine girmiş pek çok şairin önündeki geleneği yıkmayı erek edinmiş başka bir gelenek kurmaya çalışmasıdır. Bu noktada önümüze sıklıkla çıkan temel sorun; Türk edebiyatı tarihçilerinin yeniliğe karşı önyargı taşıması. Yenilik karşısında kuramsal bir bakışa değil de yeni gelenin verili durumları sarsma denemesi karşısında bir kaygıya sahip olunması. Yeni fetişizmi ile yenilir önyargısını dengeleyen ya da ortalayan değil her ikisini de geçersiz kılacak bir bakış açısına gereksinim oldugu ortada. Bu nedenle tarihin yalnızca geçmişin değil aynı zamanda şimdinin de bilgisi olduğu yollu varsayımdan yola çıkarak tarih ve kuram arasındaki dikişi izlerini sürdürebilecek bir bakış açısı gerekiyor. Söz konusu bakış açısı ise şimdiyi anlamak için dönülecek tarihin nerede ve nasıl olduğu yollu soruyu yeniden ve yeniden sormamızı gerektiriyor." -Utku Özmakas