Bugünkü tarih yazımı bakış açısından sinema sanatı ile tarih disiplini arasında temsil nosyonu üzerinden kurulan olmazsa olmaz bir ilişki var. Profesyonel tarihçiler (özellikle kültür tarihçileri) ile sinema tarihçileri filmlerin tarihsel kaynak olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunda uzun süredir kafa yoruyor ve çeşitli görüşler ileri sürüyor. Yine de görsel tarihyazımı için sinema filmleri kurmaca olsun ya da olmasın resim, fotoğraf ve video verileri gibi önemli bilgi kaynakları arasında kabul ediliyor. Sinemanın sosyal ve kültürel tarihi için filmlerin sahip oldukları estetik değerden ziyade, yaydıkları temsillerin eleştirel çözümlemesi içinde üretildikleri toplumları, tarihsel bağlamları ve sahip oldukları zihniyetleri anlamak
Tükendi
Gelince Haber VerBugünkü tarih yazımı bakış açısından sinema sanatı ile tarih disiplini arasında temsil nosyonu üzerinden kurulan olmazsa olmaz bir ilişki var. Profesyonel tarihçiler (özellikle kültür tarihçileri) ile sinema tarihçileri filmlerin tarihsel kaynak olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunda uzun süredir kafa yoruyor ve çeşitli görüşler ileri sürüyor. Yine de görsel tarihyazımı için sinema filmleri kurmaca olsun ya da olmasın resim, fotoğraf ve video verileri gibi önemli bilgi kaynakları arasında kabul ediliyor. Sinemanın sosyal ve kültürel tarihi için filmlerin sahip oldukları estetik değerden ziyade, yaydıkları temsillerin eleştirel çözümlemesi içinde üretildikleri toplumları, tarihsel bağlamları ve sahip oldukları zihniyetleri anlamak için çok önemli. Örnek olay çalışması olan bu kitabın gayesi de sinemanın kültürel tarihi kapsamında ele alınan Dokuz Dağın Efesi (Metin Erksan, 1958) üzerinden Türkiye’de sinemanın tarih ile olan yakın ilişkisini somutlaştırmaktır. Kitap, 2018’de altmış yaşına girecek olan bu sinema filminin yapım ve alımlama bağlamlarını dikkatle çözümledikten sonra eserden yayılansosyal eşkıya yani sosyal isyancı temsilinin ayrıntılı ve karşılaştırmalı tematik çözümlemesine odaklanır.
Tunç Yıldırım