Ben âşığın ömrünü ikiye ayırıyorum kırkından öncesi kırkından sonrası. Kırkından öncesini kâle almayanlar bilsin ki köksüz fide olmaz. Say ki toprağa bir tohum atıldı, filizlenip topraktan başını çıkarmadığı sürece onu yok sayar, toprağını çiğner geçerler, boy verecek palazlanacak ki onu bir şeye tutsunlar. Veysel’in tohumdan farkı ne, yok bence. Tohum toprağını sevmezse toprak tohuma sarılmaz, kökü cılız fideden bir halt çıkmaz, sel, yağmur, rüzgâr savurur atar. Âşık öyle toprak meraklısı ki sök sökebilirsen, bak şiirinde ne diyor, Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık y&acir
Tükendi
Gelince Haber VerBen âşığın ömrünü ikiye ayırıyorum kırkından öncesi kırkından sonrası. Kırkından öncesini kâle almayanlar bilsin ki köksüz fide olmaz. Say ki toprağa bir tohum atıldı, filizlenip topraktan başını çıkarmadığı sürece onu yok sayar, toprağını çiğner geçerler, boy verecek palazlanacak ki onu bir şeye tutsunlar. Veysel’in tohumdan farkı ne, yok bence. Tohum toprağını sevmezse toprak tohuma sarılmaz, kökü cılız fideden bir halt çıkmaz, sel, yağmur, rüzgâr savurur atar. Âşık öyle toprak meraklısı ki sök sökebilirsen, bak şiirinde ne diyor, Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sadık yârim kara topraktır Sivas-Şarkışla-Sivrialan… Şule Köklü, Âşık Veysel ’in hayat bulduğu coğrafyaya, ozanın ölümünden elli yıl sonra can veriyor. Ağaçların yaprakları hışırdamaya, tarlaların başakları dalgalanmaya, sazların telleri titreşmeye başlıyor. Âşıkların sözleri kuşlardır artık omuzdan omuza konan. Veysel’in kara geceleri, gündüzün beyaz atlarıdır şafağı müjdeleyen. Şule Köklü beşinci romanı “Sır Nihan Oldu”da bir ocağımız etrafında daha toplanmaya çağırıyor bizi, bir değerimizi daha taç yapıyor başımıza. Atmaca’yı Sabahattin Ali’nin Değirmen öyküsünden alıp Âşık Veysel diyarının kahramanları arasına katan Köklü, metinlerarasılığın güçlü örneklerinden birini veriyor.