Raşit halifelerden son iki halife dönemlerinde başlayarak İslam coğrafyası ve İslam ümmeti yer yer fitne ve karmaşaya mahkûm olmuştur. Ömer b. Abdulaziz gibi istisnaları olsa da genel anlamda ümmetin liderliğini üstlenmiş olan Emevi ve Abbasi hanedanlarının zalimane uygulamalarına şahit olunmuştur. Bu dönemlerde İslam’ın tevhid, adalet, kardeşlik ve özgürlük söyleminin tersi istikamette yol alınmıştır. Toplumu kullaştırma yoluna sapılmıştır. İslam bilgi sistemi de devlet politikaları yönünde dönüştürülüp değiştirilmiştir.
Bu dönemler kapı kulu ulemanın peyda olduğu, Müslümanlara her türlü zulmün reva g&ou
Tükendi
Gelince Haber VerRaşit halifelerden son iki halife dönemlerinde başlayarak İslam coğrafyası ve İslam ümmeti yer yer fitne ve karmaşaya mahkûm olmuştur. Ömer b. Abdulaziz gibi istisnaları olsa da genel anlamda ümmetin liderliğini üstlenmiş olan Emevi ve Abbasi hanedanlarının zalimane uygulamalarına şahit olunmuştur. Bu dönemlerde İslam’ın tevhid, adalet, kardeşlik ve özgürlük söyleminin tersi istikamette yol alınmıştır. Toplumu kullaştırma yoluna sapılmıştır. İslam bilgi sistemi de devlet politikaları yönünde dönüştürülüp değiştirilmiştir.
Bu dönemler kapı kulu ulemanın peyda olduğu, Müslümanlara her türlü zulmün reva görüldüğü dönemler olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Sivil kanatta yer alan ve her türlü zulme karşı hayatları pahasına set ören Muhammed el-Bakır, Cafer-i Sadık, Ebu Hanife gibi otoritelerin azim ve kararlılıklarıyla bu siyaset, akim bırakılmışsa da hüzün dolu sahnelerin yaşanmasına engel olunamamıştır. Emeviler ve Abbasiler, sivil kanatta yer almış ulemayı etkisiz kılmak için adeta sürek avına çıkmış her türlü hile ve desiseyi işletmişlerdir.
Peygamberin “el-ulemau veresetul enbiya-alimler nebilerin varisleridir” gerçekliğini hayata geçiren bağımsız düşüncenin ve özgün söylemin mimarları ve liderleri, eşsiz bir mücadeleyi göğüslemişlerdir. Bu iki dönem içinde yaşamış ve her karesine imzalarını atmış, şehit olarak bu hayattan ayrılmış 12 İmam’ın hayatını konu edinen bu eser, kuşkusuz bir tarihi kesitin önündeki sis perdelerini dağıtacak niteliktedir.
İslam tarihinin saray dışı, sivil yönü bizim için bakir kalmış bir alandır. Bugüne kadar üzerinde çalışma yapılmış alan hep resmi alan olmuştur. Oysa İslam’ın özgün karakteri bizlere sivil ulemanın canhıraş çabaları sonucu ulaşmıştır. Sarayın güdümündeki resmi kanallar, özgün söylemin içini boşaltıp çürütürken saray dışındaki sivil kanat her şeyi göze alarak peygamberlik mesleğinin varisleri olma şuuruyla bu bilgi ağacının bozulmadan bizlere ulaşmasına zemin hazırlamışlardır.
İşte “Sivil İnisiyatifin Liderleri/Oniki İmamın Hayatı” kitabı bu sivil damarı keşfe çıkmış ve tarihin tozlu raflarından bizlere ışık olacak gözümüzün nurları olan ilk dönem alimlerimizi ve önderlerimizi bize tanıtmaktadır…